Asabi Olmak
İçin Mazeret Çok
Mustafa
Ekmekçi’nin “Karadeniz’de İnsan Mozaiği...” (1) başlıklı makalesi, aslında bir
Lazın asabiyet göstermesi için birçok noktayı içeriyor. Sıradan bir insanın
bile MEB yayını ansiklopedilerde kolayca ulaşabileceği, tarih, coğrafya,
linguistik vb. bilgilerden yararlanmadan eksik ya da yanlış anladığı/ anlamadığı
muhtemel “sofra sohbetlerini” köşesinde aktararak, kendisini gülünç duruma
düşüren Ekmekçi’nin tutumu karşısında sadece üzüntü duyuyorum.
Ekmekçi’nin
makalesinde (2) geçen iki önemli iddianın geçerliliğini kısaca irdelemeye
çalışacağım.
Ekmekçi,
Recai Kocaman’ın, Lazların “kökenlerinin ne olduğunu bilmediğini ve araştırmak
da istemediğini” belirterek şunları söylediğini yazıyor: “...Ama, derler ki, o
Megellerle (3) Gürcülerle, Yavuz Sultan
Selim’in askerlerinin bir araya gelmesinden doğan bir ırk...”
Lazların
binlerce yıllık tarihleri, (4) yaşadıkları coğrafyalar, Lazika Devleti’nin
etkinlikleri, bölünmüşlükleri, (5) Osmanlı-Rus çekişmesindeki milis güçleri, (6)
demokrasi tarihine yararlılıkları (7) ve Kemalist Savaş’taki yeraltı
faaliyetlerine katkılarıyla (8) Cumhuriyet’in kuruluşundaki emekleri üzerinde
durmanın gerekli olmadığını sanıyorum. Lazların 16. Yüzyılda (9) “ortaya
çıktıkları” gibi “sofra ürünü” bir iddianın gülünçlüğüne dikkat çekmek
istiyorum.
Lazlardan
“Laz etnik tanımıyla” ilk defa bahseden Romalı yazar Plinius (M.S. 23-79)
olmuştur. Plinius, Tabiî Tarih’inde, Lazların Karadeniz kıyısında ve Phasis
(Faş/ Riyon) ırmağı boyunca yaşadıklarını yazar. Trabzon ile Doğu Karadeniz ve
Kırım kıyılarını M.S. 131 yıllarında dolaşan ve Karadeniz Çevresinde Seyahat
adlı eserin sahibi Arrianos; ünlü Coğrafya’sını 150 yıllarında yazan Plotemeus;
Bizans elçilik heyetine katılarak 448’de Attila’nın sarayına varmış olan ve
Gotik Tarih’in yazarı Priskos; 552-558 yılları olaylarını yazan Bizanslı
Agathias; 558-582 yılları olaylarını yazan Bizanslı Menandros ve 689 yılında,
Choronographia adlı eserin sahibi Theophanes Lazlardan, Lazika Devleti’nden ve
bu devletin bölge gücü olan Roma/Bizans ve Pers İmparatorluklarıyla olan
ilişkilerinden bahsederler.(10)
Görüldüğü
üzere, Lazların “Laz adıyla varlığı” iddianın aksine 16. yüzyıl değil, 1.
yüzyıldır. (Önceden Kolhk adıyla biliniyorlardı!)
“Lazcanın
yazısı da yoktur, edebiyatı yoktur, sadece birtakım tekerlemeler biçiminde
destanlar, şiirler olabilir...”(11)
Doğaldır ki,
Türkiye’de resmî dil olan Türkçe’nin dışında hiçbir yerel dilin yazısı yoktur.(12)
Ancak, Lazca bir dildir.(13) Dilbilimciler (14) Lazca ve Megrelce’yi Kolheti
dilinin günümüzdeki iki temsilcisi sayarlar.(15) Lazca, 1920’li yıllarda, diğer
benzer durumdaki Kafkasya dilleri gibi yazılı hale geldi. Sovyetler Birliği
Lazları, Latin alfabesine dayalı bir alfabeyi kullanmaya başladılar. Lazca ders
kitaplarının yanı sıra kültür hayatıyla ilgili kitaplar, dergiler, broşürler
yayımlandı. Lazca tiyatro eserleri sergilendi.(16) 1937-38 Stalinist sindirme
döneminde Lazca okullar direktörü İskender Tzitaşi katledildi, kültür özgürlüğü
engellendi ve 1949’-da da Batı Gürcüstan’dan Lazlar Kazakistan’a sürüldü.(17)
Günümüzde
ise, Gürcistan’da yaşayan Lazların kendi dillerinde eğitim görme hakkı
bulunmamasına karşın, Lazca kitaplar Kartuli alfabesiyle rahatça basılıp,
satılabilmektedir.(18)
Yöresini
yıllarca Senato’da temsil eden Recai Kocaman’ın Ekmekçi’nin aktardığı
“bilgileri” verebileceğine inanmıyorum. Ekmekçi’yi böylesi nazik bir konuda
ciddiyete davet ediyor hatasını düzeltmesini bekliyorum.
Dipnotlar:
1. Ankara Notları, 11 Ağustos 1995, Cumhuriyet Gazetesi.
2. M.Ekmekçi’nin iddiası.
3. Doğrusu: Megreller
4. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun Tiflis Şehir Tiyatrosuyla
ortaklaşa 25, 26, 27, 28 Temmuz 1995 tarihlerinde Rumeli Hisarı’nda sergilediği
Altın Post adlı oyunun geçtiği ve bugün Gürcüstan’ın batı bölgesindeki
coğrafyanın en eski ahalisinin Lazlar olduğunu biliyor muydunuz? Bu konuda
ayrıntılı bilgi için bkz. S. Canaşia, N.Berdzenişvili, Türkiye’den Haklı
İstemlerimiz, Tarih Toplum, Ekim 1987, sayı 46, Jason’s Voyage, In Search of
the Golden Fleece, Tim Severin, National Geographic, vol.163, no.3, September
1985.
Cemal Gülas, Bir Masalın Peşinde, Ali İhsan Aksamaz,
Efsanevi Yolculuk, Atlas, Eylül 1995, sayı 30.
5. 5. ve 6. yüzyıllardaki Bizans-Pers savaşları nedeniyle
günümüzde Guria/Acara olarak adlandırılan bölge, Megrel-Laz nüfusunun tamamına
yakınını yitirdi.
6. Bkz.:Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken yayınları,
cilt 4, s.280.
7. Bkz.:H.Zafer Kars, Belgelerle 1908 Devrimi Öncesinde
Anadolu, s. 105, 120. Kaynak yayınları, İstanbul 1984.
8. ”Lazların, küçük kayıklarla olan denizcilik
faaliyetleri, Türkiye’deki Kemalist Savaş sırasında oldukça ünlüdür,
aralıklarla gelen engellemelere rağmen, büyük miktarda silah ve gereç Batum’dan
Samsun’a getirildi.” (W.E.D. ALLEN, The March-Lands of Georgia, The
Geographical Journal, vol. LXXIV (1929), s.141.
9. M.Ekmekçi’nin iddiası.
10. Bu eski kaynakların yanı sıra, Türkiye’de geçtiğimiz
yıllarda yayımlanan Kavimler Yapısı-1, (Hale Soysü, Kaynak Yayınları,
1992); Türkiye’de Etnik Gruplar (P.A.Andrews, Ant-Tümzamanlar Yayıncılık,
1992); Lazların Tarihi (M.Vanilişi/A.Tandilava, Ant Yayınları, 1992); Orta Çağ’da
Abhazlar, Lazlar (Gerg Amicba, Nart yayıncılık, 1993); Çerkesler (Hayri Ersoy,
Nart Yayıncılık, 1993) gibi kitaplar da isteyenin kolayca ulaşabileceği
kaynaklar arasındadır.
11. M.Ekmekçi’nin R.Kocaman’a atfettiği iddia.
12. 1983 yılında yürürlüğe giren 2932 Sayılı Yasa, yerel
dilleri konuşmayı bile yasaklıyordu.
13. N.Marr, Grammatika Çanskogo (Lazskogo) Jazyka s
xrestomatie i slovaren, Sanit-Pétersburg, 1910.
Arnold Çikobava, Çanuris Gramatikuli Analizi Tekstebiturt,
Tiflis, 1936.
14. Hans Vogt, Coller’s, C.5, s.598.
15. İlk Laz dili gramer çalışması, 1843 yılında, G.Rosen
tarafından yapılmıştır. (Über die Sparche der Lazen, Philos.-histor.Kl., 1843,
Kraliyet Akademisi, Berlin)
16. B.G. Hewitt, Language, Nationalism and the West’s
Response, Caucasian Perspectives, 1992, London.
17. B.G. Hewitt, Demgraphic Manipulation in the Caucasus
(with special reference to Georgia), Journal of Refugee Studies.
18. Örneğin, edinebildiğim Lazca kitaplardan üçü: Guram
Kartozia, Lazuri Tekstebi, Tbilisi, 1972 (235 sayfa); N.Kutelia-S.Cikia, Lazuri
Paramitepe, Tbilisi, 1982 (104 sayfa); Guram Kartozia, Lazuri Tekstebi-II,
Tbilisi, 1993 (405 sayfa). Bunun dışında Almanya’da 1984 yılında Osman
T’amt’ruli tarafından yayımlanan Lazuri Berepeşeni (Çocuklar için Lazca);
Parpali (Kelebek) ve Lazuri Ambarepe (Lazca Haberler) isimli dergiler de her
yurttaşın kolayca edinebileceği Lazca yayınlardandır.
Sovyetler Birliği Lazlarının kullandığı ders kitaplarının
Moskova, Tiflis vb. merkezlerin devlet kütüphanelerinden edinebilmeleri ise M.Ekmekçi’nin
Lazca’nın yazısı olmadığı iddialarını çürütecektir.
Makale
Yazarı: Ali İhsan Aksamaz, Birikim Sosyalist Dergi, Sayı 77, Eylül 1995
https://www.kitapyurdu.com/yazar/ali-ihsan-aksamaz/367.html
https://kutuphane.tbmm.gov.tr/cgi-bin/koha/opac-search.pl?q=ccl=an%3A501986&sort_by=relevance_dsc&limit=au:Aksamaz,%20Ali%20%C4%B0hsan
https://kutuphane.tbmm.gov.tr/cgi-bin/koha/opac-search.pl?q=ccl=an%3A501986&sort_by=relevance_dsc&limit=au:Aksamaz,%20Ali%20%C4%B0hsan