11 Ekim 2019 Cuma

Asabi Olmak İçin Mazeret Çok






Asabi Olmak İçin Mazeret Çok


Mustafa Ekmekçi’nin “Karadeniz’de İnsan Mozaiği...” (1) başlıklı makalesi, aslında bir Lazın asabiyet göstermesi için birçok noktayı içeriyor. Sıradan bir insanın bile MEB yayını ansiklopedilerde kolayca ulaşabileceği, tarih, coğrafya, linguistik vb. bilgilerden yararlanmadan eksik ya da yanlış anladığı/ anlamadığı muhtemel “sofra sohbetlerini” köşesinde aktararak, kendisini gülünç duruma düşüren Ekmekçi’nin tutumu karşısında sadece üzüntü duyuyorum.

Ekmekçi’nin makalesinde (2) geçen iki önemli iddianın geçerliliğini kısaca irdelemeye çalışacağım.

Ekmekçi, Recai Kocaman’ın, Lazların “kökenlerinin ne olduğunu bilmediğini ve araştırmak da istemediğini” belirterek şunları söylediğini yazıyor: “...Ama, derler ki, o Megellerle (3)  Gürcülerle, Yavuz Sultan Selim’in askerlerinin bir araya gelmesinden doğan bir ırk...”

Lazların binlerce yıllık tarihleri, (4) yaşadıkları coğrafyalar, Lazika Devleti’nin etkinlikleri, bölünmüşlükleri, (5) Osmanlı-Rus çekişmesindeki milis güçleri, (6) demokrasi tarihine yararlılıkları (7) ve Kemalist Savaş’taki yeraltı faaliyetlerine katkılarıyla (8) Cumhuriyet’in kuruluşundaki emekleri üzerinde durmanın gerekli olmadığını sanıyorum. Lazların 16. Yüzyılda (9) “ortaya çıktıkları” gibi “sofra ürünü” bir iddianın gülünçlüğüne dikkat çekmek istiyorum.

Lazlardan “Laz etnik tanımıyla” ilk defa bahseden Romalı yazar Plinius (M.S. 23-79) olmuştur. Plinius, Tabiî Tarih’inde, Lazların Karadeniz kıyısında ve Phasis (Faş/ Riyon) ırmağı boyunca yaşadıklarını yazar. Trabzon ile Doğu Karadeniz ve Kırım kıyılarını M.S. 131 yıllarında dolaşan ve Karadeniz Çevresinde Seyahat adlı eserin sahibi Arrianos; ünlü Coğrafya’sını 150 yıllarında yazan Plotemeus; Bizans elçilik heyetine katılarak 448’de Attila’nın sarayına varmış olan ve Gotik Tarih’in yazarı Priskos; 552-558 yılları olaylarını yazan Bizanslı Agathias; 558-582 yılları olaylarını yazan Bizanslı Menandros ve 689 yılında, Choronographia adlı eserin sahibi Theophanes Lazlardan, Lazika Devleti’nden ve bu devletin bölge gücü olan Roma/Bizans ve Pers İmparatorluklarıyla olan ilişkilerinden bahsederler.(10)

Görüldüğü üzere, Lazların “Laz adıyla varlığı” iddianın aksine 16. yüzyıl değil, 1. yüzyıldır. (Önceden Kolhk adıyla biliniyorlardı!)

“Lazcanın yazısı da yoktur, edebiyatı yoktur, sadece birtakım tekerlemeler biçiminde destanlar, şiirler olabilir...”(11)

Doğaldır ki, Türkiye’de resmî dil olan Türkçe’nin dışında hiçbir yerel dilin yazısı yoktur.(12) Ancak, Lazca bir dildir.(13) Dilbilimciler (14) Lazca ve Megrelce’yi Kolheti dilinin günümüzdeki iki temsilcisi sayarlar.(15) Lazca, 1920’li yıllarda, diğer benzer durumdaki Kafkasya dilleri gibi yazılı hale geldi. Sovyetler Birliği Lazları, Latin alfabesine dayalı bir alfabeyi kullanmaya başladılar. Lazca ders kitaplarının yanı sıra kültür hayatıyla ilgili kitaplar, dergiler, broşürler yayımlandı. Lazca tiyatro eserleri sergilendi.(16) 1937-38 Stalinist sindirme döneminde Lazca okullar direktörü İskender Tzitaşi katledildi, kültür özgürlüğü engellendi ve 1949’-da da Batı Gürcüstan’dan Lazlar Kazakistan’a sürüldü.(17)

Günümüzde ise, Gürcistan’da yaşayan Lazların kendi dillerinde eğitim görme hakkı bulunmamasına karşın, Lazca kitaplar Kartuli alfabesiyle rahatça basılıp, satılabilmektedir.(18)

Yöresini yıllarca Senato’da temsil eden Recai Kocaman’ın Ekmekçi’nin aktardığı “bilgileri” verebileceğine inanmıyorum. Ekmekçi’yi böylesi nazik bir konuda ciddiyete davet ediyor hatasını düzeltmesini bekliyorum.

Dipnotlar:



1. Ankara Notları, 11 Ağustos 1995, Cumhuriyet Gazetesi.
2. M.Ekmekçi’nin iddiası.
3. Doğrusu: Megreller
4. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun Tiflis Şehir Tiyatrosuyla ortaklaşa 25, 26, 27, 28 Temmuz 1995 tarihlerinde Rumeli Hisarı’nda sergilediği Altın Post adlı oyunun geçtiği ve bugün Gürcüstan’ın batı bölgesindeki coğrafyanın en eski ahalisinin Lazlar olduğunu biliyor muydunuz? Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. S. Canaşia, N.Berdzenişvili, Türkiye’den Haklı İstemlerimiz, Tarih Toplum, Ekim 1987, sayı 46, Jason’s Voyage, In Search of the Golden Fleece, Tim Severin, National Geographic, vol.163, no.3, September 1985.
Cemal Gülas, Bir Masalın Peşinde, Ali İhsan Aksamaz, Efsanevi Yolculuk, Atlas, Eylül 1995, sayı 30.
5. 5. ve 6. yüzyıllardaki Bizans-Pers savaşları nedeniyle günümüzde Guria/Acara olarak adlandırılan bölge, Megrel-Laz nüfusunun tamamına yakınını yitirdi.
6. Bkz.:Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken yayınları, cilt 4, s.280.
7. Bkz.:H.Zafer Kars, Belgelerle 1908 Devrimi Öncesinde Anadolu, s. 105, 120. Kaynak yayınları, İstanbul 1984.
8. ”Lazların, küçük kayıklarla olan denizcilik faaliyetleri, Türkiye’deki Kemalist Savaş sırasında oldukça ünlüdür, aralıklarla gelen engellemelere rağmen, büyük miktarda silah ve gereç Batum’dan Samsun’a getirildi.” (W.E.D. ALLEN, The March-Lands of Georgia, The Geographical Journal, vol. LXXIV (1929), s.141.
9. M.Ekmekçi’nin iddiası.
10. Bu eski kaynakların yanı sıra, Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda  yayımlanan Kavimler Yapısı-1, (Hale Soysü, Kaynak Yayınları, 1992); Türkiye’de Etnik Gruplar (P.A.Andrews, Ant-Tümzamanlar Yayıncılık, 1992); Lazların Tarihi (M.Vanilişi/A.Tandilava, Ant Yayınları, 1992); Orta Çağ’da Abhazlar, Lazlar (Gerg Amicba, Nart yayıncılık, 1993); Çerkesler (Hayri Ersoy, Nart Yayıncılık, 1993) gibi kitaplar da isteyenin kolayca ulaşabileceği kaynaklar arasındadır.
11. M.Ekmekçi’nin R.Kocaman’a atfettiği iddia.
12. 1983 yılında yürürlüğe giren 2932 Sayılı Yasa, yerel dilleri konuşmayı bile yasaklıyordu.
13. N.Marr, Grammatika Çanskogo (Lazskogo) Jazyka s xrestomatie i slovaren, Sanit-Pétersburg, 1910.
Arnold Çikobava, Çanuris Gramatikuli Analizi Tekstebiturt, Tiflis, 1936.
14. Hans Vogt, Coller’s, C.5, s.598.
15. İlk Laz dili gramer çalışması, 1843 yılında, G.Rosen tarafından yapılmıştır. (Über die Sparche der Lazen, Philos.-histor.Kl., 1843, Kraliyet Akademisi, Berlin)
16. B.G. Hewitt, Language, Nationalism and the West’s Response, Caucasian Perspectives, 1992, London.
17. B.G. Hewitt, Demgraphic Manipulation in the Caucasus (with special reference to Georgia), Journal of Refugee Studies.
18. Örneğin, edinebildiğim Lazca kitaplardan üçü: Guram Kartozia, Lazuri Tekstebi, Tbilisi, 1972 (235 sayfa); N.Kutelia-S.Cikia, Lazuri Paramitepe, Tbilisi, 1982 (104 sayfa); Guram Kartozia, Lazuri Tekstebi-II, Tbilisi, 1993 (405 sayfa). Bunun dışında Almanya’da 1984 yılında Osman T’amt’ruli tarafından yayımlanan Lazuri Berepeşeni (Çocuklar için Lazca); Parpali (Kelebek) ve Lazuri Ambarepe (Lazca Haberler) isimli dergiler de her yurttaşın kolayca edinebileceği Lazca yayınlardandır.

Sovyetler Birliği Lazlarının kullandığı ders kitaplarının Moskova, Tiflis vb. merkezlerin devlet kütüphanelerinden edinebilmeleri ise M.Ekmekçi’nin Lazca’nın yazısı olmadığı iddialarını çürütecektir.
Makale Yazarı: Ali İhsan Aksamaz, Birikim Sosyalist Dergi, Sayı 77, Eylül 1995








“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...