ÇDP’nin
İstanbul Toplantısı
Çoğulcu Demokrasi Partisi oldukça genç bir oluşum.
Geçtiğimiz Ağustos’ta 38 kişi tarafından kuruldu. Kuruculardan bir tanesi de
benim.
ÇDP’nin
İstanbul tanıtım toplantısı, 11 Ocak günü Grand Cevahir Hotel’de yapıldı.
Toplantıya ilgi oldukça fazlaydı. Toplantı, ÇDP’yi tanıtan bir multivizyon
gösterisiyle başladı. Bu sunum yarım saat kadar sürdü. Sunum, ÇDP’nin
kurulmasının hangi ihtiyaçlardan doğduğunu açık- seçik bir şekilde gözler önüne
seriyor. Bu sunum resmî tarih söylenceleri ve resmî ideoloji uygulamalarıyla
ilgili bilgileri objektif bir şekilde ortaya koydu. Bu güzel sunumun metin ve
kurgu çalışması Erol Bey (Kuşba) tarafından yapılmış. Nartajans da katkı
sunmuş. Tanıtım toplantısının sunuculuğunu ise, İshak Bey (Akbay) yapıyordu.
Daha sonra ÇDP Genel Başkanı
Kenan Bey (Kaplan) açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında ÇDP’yi doğuran
sebepler üzerinde durdu. Kenan Bey’den sonra, genel başkan yardımcıları da
sırasıyla kürsüden ÇDP hakkında bilgi verdiler. Ben burada onların neler söylediklerini
aktarmayacağım. Konuşmalara ait linkleri aşağıda vermekle yetiniyorum.
Sonra, toplantının soru-
cevap bölümüne geçildi. Bu arada bana da söz hakkı verildi. Ancak hem
hazırlıklı olmadığım hem de kısıtlı zamanı harcamamak için önce bu hakkı
kullanmak istemedim.
Toplantıya katılanlar; giyinişleri,
tavırları, oturuşları ve sordukları sorularla konuyla son derece ilgiliydi.
Kimliklerinin yaşamasını istiyorlardı. Bazı kaygıları vardı.
Dinleyiciler arasında, çok
çeşitli siyasî eğilimlerden insanlar olduğunu gördüm. İzleyicilerden bir
tanesi, toplantıya önyargılı olarak geldiğini ancak ÇDP yöneticilerinin
yaptıkları konuşmalarla bu önyargılarından eser kalmadığını ve bundan sonra da ÇDP’ye
aktif destek sunacağını belirtti. Kuşkusuz o toplantıda benzer birçok önyargı
ortadan kalktı.
İnsanlar, “bölücü” olarak
yaftalanmak istemiyordu. Ancak bir yandan da kimliklerinin, dillerinin yok
olmasını istemiyorlardı. Bu toplantıya katılan kimi izleyicilerin
konuşmalarında, bu ikilemi gördüm. Bu ikileme ilişkin görüş belirtmek istedim.
Mikrofon bana verilince de iki anıyla bu “bölücülük” meselesine değindim.
Önce kendimi tanıttım. Bir
yanımla da Çerkes olduğumu belirttim. Kutalya Erol ve Kuşba Erol Beyler ile
1994’te Abhazya yollarında tanıştığımı söyledim. Rahmetli büyüğümüz Yasin Çelikkıran’dan aynı
yıl dinlediğim bir anısını aktardım izleyicilere önce.
Rahmetli Yasin Çelikkıran,
yıllarca emek vererek “Türkçe- (Adıgece) Çerkesçe” ve “(Adıgece) Çerkesçe-
Türkçe” sözlük çalışması yapar. Bu çalışmalarını kitaplaştırmak ister. Ancak
bunu Türkiye’de yapamaz. Buna birçok açıdan imkân yoktur o sıralar. Bu
çalışmalarını, Maykop’ta yayınlatır ve kitapları Kuzey Kafkasya’dan karayolu
ile Türkiye’ye kadar getirir. Ancak Sarp Sınır Kapısı’ndan girişte, yetkililer
kitapların Türkiye’ye girişini engeller. “Ne o?” der bir yetkili, “Çerkesler de
mi? Siz de mi bölücü oldunuz?” Kitaplarına Sarp Sınır Kapısı’nda el konur.
Rica- minnet fayda etmez. “Bak,” der bir yetkili, “sana bir hafta süre. Bu
kitapların sakıncalı olmadığına dair ‘Yüksek Makamlar’dan yazı getir. Kitapları
sana vereyim. Yoksa hepsi denize gider!” Rahmetli Yasin Çelikkıran, Sarp-
İstanbul- Ankara arasındaki bir koşuşturmacayla ‘Yüksek Makamlar’a birer kitap
örneğiyle gider. Onlardan o kitapların “bölücü olmadığına dair” resmî yazıları
alır. Sonra da bu yazıları Sarp Sınır Kapısı’ndaki “yetkili”ye götürür.
Kitapları kendisine teslim edilir. Sınır Kapısı’nda kitaplar rutubetli bir
yerde “emanet altına” alındığı için önemli sayıda kitap kullanılamayacak hale
gelir. Yıl 1991’dir.
1993 yılında
arkadaşlarımızla birlikte Laz Kültür Dergisi “Ogni”yi yayınladık. Dergimiz
toplatıldı. Dergi idarehanesine gelen görevli memur, “Ne o? Lazlar da mı? Siz
de mi bölücü oldunuz?” diye sordu.
Yukardaki bu iki anıyı
aktardım dinleyicilere. Ardından da ekledim:
“Siz yanlış anlaşılmamak için ne kadar çaba harcarsanız harcayın, sizi “
bölücü” olarak yaftalamak isteyenleri engelleyemezsiniz.” En iyisi onları ciddiye almayın. İşinize
bakın.
Dinleyicileri saygı ve
sevgiyle selâmladıktan sonra yerime döndüm. Hatırı sayılır bir alkış aldığımı
da belirtmeliyim. Sonradan da konuşmama olumlu tepkiler aldım.
İlginç bir soru soruldu
izleyicilerden birisi tarafından: “Siz de seçime gireceğinizi söylüyorsunuz.
Böyle olunca, siz, seçim bölgelerinde başka partilerden aday olan Çerkeslerin
oylarını bölmüş olmayacak mısınız?”
ÇDP Genel Başkanı Kenan Bey,
bu soruya şöyle bir cevap verdi: “Biz zaman zaman siyasî partileri ziyaret
ediyoruz. O partilerin yetkilileri, ‘bizim partiden felanca da Çerkes. Tanıyor
musunuz?’ diye soruyor. Ne biz onu tanıyoruz. Ne de o bizi. Yaptıklarımızdan da
haberi yok adamın. Böyle kimliksiz biyolojik
Çerkesler her partide çokça olsa, neye yarar ki? Bizler kendi kimliklerimizi
koruyarak mücadele ediyoruz. Parlamentoya girebilirsek de, kendi kimliğimizle
var olacağız orada. Bu işler biyolojik
Çerkeslerle olmuyor.”
Bir soru da Haziran 2015
seçimlerine ilişkindi. ÇDP, o zamana kadar seçime katılmak için, yasaya göre
örgütlenmenin gerektiği sayıda il ve ilçelerde örgütlenmesini tamamlayamayacağı
için seçime bağımsız adaylarla katılacak. Kenan Bey, bu konuya da açıklık
getirmiş.
ÇDP’nin kurucularının tamamına
yakını Kuzey Kafkasya kökenliydi. Neden başka halklardan temsilciler de yoktu? Kenan
Bey, bu konuya açılık getirdi. Partide her etnik kökenden insan bulunduğunu
belirtti. 38 kurucudan, bir tanesinin Laz olduğunu ekledi.
Toplantıda öküz altında
buzağı arayanlar da vardı. Açık aramaya çalışanlar vardı. Art niyetli
davrananlar ve hasetlik edenler de vardı. Sayıları bir elin parmaklarını bile
geçmeyen bu kişilere ilişkin birşeyler
söylemek istemiyorum buradan. Bu, zaman kaybı olur.
ÇDP, yalnızca bir Çerkes
partisi değil, bir Türkiye partisi.Yalnızca Çerkeslerin kültürel hakları için
değil, diğer halkların kültürel hakları için de mücadele ediyor ÇDP. ÇDP, yalnızca
kültürel hakların savunulması için de kurulmuş değil. Anti- emperyalist bir
çizgiye sahip ve bütün yurttaşların kardeşleşmesi, barış, huzur ve refah için
de mücadele ediyor. Bütün bunlar program ve tüzüğünde de yazılı.
Hiç kuşku yok, İstanbul tanıtım toplantısı,
birçok önyargının aşılmasında önemli bir işlev üstlenmiş oldu.
(23 Ocak 2015)
Ali İhsan
Aksamaz
ilk yayınladığı kaynak: www.yusufbulut.com