1930’lu Yıllarda Sovyet Abkhazya’dan Türkiye’ye Gelen Lazlar
Lazlar günümüzde Güney
Kafkasya ve Doğu Karadeniz topraklarında, Gürcistan ve Türkiye’de yaşarlar.
Fakat Lazlar; güneş, ay ve yıldızlar kadar eskidir. Rodoslu Apollonios; Lazların
varlığı, yaşamları, ülkeleri, geleneklerini de yazıyordu. Diğer Roma- Bizans
tarihçileri de Lazlardan bilgiler veriyordu.
Bilirsiniz, Lazlar
gurbetçidir. Para kazanmak için, Osmanlı Lazistanından, her zaman gurbete
gidiyorlardı. Yüz yıl önce, ikiyüz yıl önce de öyleydi. Fakat İstanbul’a değil,
Moskova’ya, Soçi’ye, Tiflis’e, Gagra’ya, Gudauta’ya, Sokhumi’ya, Oçamçire’ye,
Anakliya’ya ve onun gibi şehirlere gidiyorlardı.
Çoğunlukla da şimdiki
Abhkazyaya gidiyordular. Biliyoruz, Lazlar çalışkandır. İlk olarak, bağ-bahçe
işlerinde çalışıyordular. Tarla kazıyordular. Çay topluyordular. Tütün
topluyordular. Meyve topluyordular. Veya bir ustanın yanında çalışıyordular.
Bir yandan işi öğreniyor diğer yandan da para kazanıyordular. Sonra da bu bilgi
ve parayla başka başka işler yapmanın yollarını arıyordular ve yapıyordular da.
Kimi Lazlar Sokhumun
merkezinde yaşıyordu. Bunlardan kimilerinin dükkanı, mağazası, oteli de onun
gibi yerleri de vardı ve ticaret işleri yapıyordular. Kimi Lazların taka ve
küçük gemileri vardı. Lazlar, çoluk çocuklarıyla Gudauta, Sokhumi, Oçamçire
gibi şehirlerde ve onların yakınındaki köylerde yaşıyorlardı. İyi hayatları
vardı. Abkhaz, Megrel, Gürcü, Rus gibi milletlerden komşuları, dostları vardı.
Diğer milletler gibi,
Lazlar da Rus-Osmanlı savaşlarının sıkıntılarını çekiyordu. Birinci Büyük
Savaşın ateşiyle yandılar. Rusya Lazları Şubat Devrimini, Ekim Devrimini
gördüler 1917’de. Abkhazya Lazları da Menşevikleri gördüler, Bolşevikleri de.
Çok iyi günler de gördüler. İlk yıllarda, Sovyet Rusya Lazları çok
sevinçliydiler. Kolektiflere girdiler. Yeni Sovyet yaşantısına destek oldular.
İşleri vardı, Lazca okulları vardı. Lazca kitapları vardı. Lazca tiyatroları
vardı. Lazca gazeteleri vardı da onun için.
Lenin’in ölümünden
sonra Komünist Parti içinde “sen-ben”, liderlik mücadelesi başladı. Bununla
Sovyet Rusyanın bütün milletleri zarar gördü. Ancak Lazlar gibi küçük
milletlerin zararı diğerlerinkinden çok ağırdı. Kimi Lazları GULAG’a sürdüler.
Kimi Lazları hapise, kafese koydular. Kimi Lazları öldürdüler. Lazca okulların
müdürü İskender Tzitaşiyi de öldürdüler. Bununla da Lazca ile yaşam sonlandı.
Şimdi Lazların Lazca
okulu yoktu. Şimdi Lazların özgürlüğü yoktu. Şimdi Lazların küçük ticaret
yapmalarına izin vermiyorlardı. Şimdi Lazlar Komünist Partinin kimi cahil ve
yontulmamış adamları ve milislerinin zulümlerini çekiyordular. Çoğu zaman
kıtlığı gördüler. Lazlar iyice biliyordular ki, bu Lenin’in yolu değildi. Lenin
öldü, ondan sonra da güzel günler bitti. Bunu biliyorlardı. Böyle sıkıntılar
çeken kimi Lazlar Abkhazyadan Türkiyeye gitmek istiyordu. Onlar biliyordu ki,
Lenin ve Atatürk iyi dostular. Tabi ki Atatürk, Leninin hatırına onlara yardım
edecekti, öyle biliyorlardı. Bu sebeple de Gudautadan, Sokhumiden Oçamçireden
Batuma gitmek ve Türkiye başkonsolosuna dilekçe vermek ve onu da Atatürk’e
göndermenin çarelerini arıyordular. Bu iş öyle kolay değildi ve çok da
tehlikeliydi. Bunu da iyice biliyordular onlar.
Ali İhsan Aksamaz, 12 Mayıs 2011
aksamaz@gmail.com
https://www.youtube.com/watch?v=MTub2n2Ecvg https://shangulishialiihsanaksamaz.blogspot.com/2019/10/sovyeturi-abxazyasen-turkiyesa.html
https://www.youtube.com/watch?v=MTub2n2Ecvg https://shangulishialiihsanaksamaz.blogspot.com/2019/10/sovyeturi-abxazyasen-turkiyesa.html