16 Ekim 2019 Çarşamba

1930’lu Yıllarda Sovyet Abkhazya’dan Türkiye’ye Gelen Lazlar






1930’lu Yıllarda Sovyet Abkhazya’dan Türkiye’ye Gelen Lazlar




Lazlar günümüzde Güney Kafkasya ve Doğu Karadeniz topraklarında, Gürcistan ve Türkiye’de yaşarlar. Fakat Lazlar; güneş, ay ve yıldızlar kadar eskidir. Rodoslu Apollonios; Lazların varlığı, yaşamları, ülkeleri, geleneklerini de yazıyordu. Diğer Roma- Bizans tarihçileri de Lazlardan bilgiler veriyordu.

Bilirsiniz, Lazlar gurbetçidir. Para kazanmak için, Osmanlı Lazistanından, her zaman gurbete gidiyorlardı. Yüz yıl önce, ikiyüz yıl önce de öyleydi. Fakat İstanbul’a değil, Moskova’ya, Soçi’ye, Tiflis’e, Gagra’ya, Gudauta’ya, Sokhumi’ya, Oçamçire’ye, Anakliya’ya ve onun gibi şehirlere gidiyorlardı.

Çoğunlukla da şimdiki Abhkazyaya gidiyordular. Biliyoruz, Lazlar çalışkandır. İlk olarak, bağ-bahçe işlerinde çalışıyordular. Tarla kazıyordular. Çay topluyordular. Tütün topluyordular. Meyve topluyordular. Veya bir ustanın yanında çalışıyordular. Bir yandan işi öğreniyor diğer yandan da para kazanıyordular. Sonra da bu bilgi ve parayla başka başka işler yapmanın yollarını arıyordular ve yapıyordular da.

Kimi Lazlar Sokhumun merkezinde yaşıyordu. Bunlardan kimilerinin dükkanı, mağazası, oteli de onun gibi yerleri de vardı ve ticaret işleri yapıyordular. Kimi Lazların taka ve küçük gemileri vardı. Lazlar, çoluk çocuklarıyla Gudauta, Sokhumi, Oçamçire gibi şehirlerde ve onların yakınındaki köylerde yaşıyorlardı. İyi hayatları vardı. Abkhaz, Megrel, Gürcü, Rus gibi milletlerden komşuları, dostları vardı.

Diğer milletler gibi, Lazlar da Rus-Osmanlı savaşlarının sıkıntılarını çekiyordu. Birinci Büyük Savaşın ateşiyle yandılar. Rusya Lazları Şubat Devrimini, Ekim Devrimini gördüler 1917’de. Abkhazya Lazları da Menşevikleri gördüler, Bolşevikleri de. Çok iyi günler de gördüler. İlk yıllarda, Sovyet Rusya Lazları çok sevinçliydiler. Kolektiflere girdiler. Yeni Sovyet yaşantısına destek oldular. İşleri vardı, Lazca okulları vardı. Lazca kitapları vardı. Lazca tiyatroları vardı. Lazca gazeteleri vardı da onun için.
Lenin’in ölümünden sonra Komünist Parti içinde “sen-ben”, liderlik mücadelesi başladı. Bununla Sovyet Rusyanın bütün milletleri zarar gördü. Ancak Lazlar gibi küçük milletlerin zararı diğerlerinkinden çok ağırdı. Kimi Lazları GULAG’a sürdüler. Kimi Lazları hapise, kafese koydular. Kimi Lazları öldürdüler. Lazca okulların müdürü İskender Tzitaşiyi de öldürdüler. Bununla da Lazca ile yaşam sonlandı.

Şimdi Lazların Lazca okulu yoktu. Şimdi Lazların özgürlüğü yoktu. Şimdi Lazların küçük ticaret yapmalarına izin vermiyorlardı. Şimdi Lazlar Komünist Partinin kimi cahil ve yontulmamış adamları ve milislerinin zulümlerini çekiyordular. Çoğu zaman kıtlığı gördüler. Lazlar iyice biliyordular ki, bu Lenin’in yolu değildi. Lenin öldü, ondan sonra da güzel günler bitti. Bunu biliyorlardı. Böyle sıkıntılar çeken kimi Lazlar Abkhazyadan Türkiyeye gitmek istiyordu. Onlar biliyordu ki, Lenin ve Atatürk iyi dostular. Tabi ki Atatürk, Leninin hatırına onlara yardım edecekti, öyle biliyorlardı. Bu sebeple de Gudautadan, Sokhumiden Oçamçireden Batuma gitmek ve Türkiye başkonsolosuna dilekçe vermek ve onu da Atatürk’e göndermenin çarelerini arıyordular. Bu iş öyle kolay değildi ve çok da tehlikeliydi. Bunu da iyice biliyordular onlar.

Ali İhsan Aksamaz, 12 Mayıs 2011



“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...