“Ma Lazuri
komiçkin. Si?!”
Laz Kültür Dergisi “Tanura”nın üçüncü sayısı geçtiğimiz günlerde
İstanbul’da yayınlandı. Türkiyeli Laz aydınlarının dil-kültür ve kimlik
mücadelelerindeki dergicilik faaliyetleri 1993 Kasım’ında başladı.
Sovyetler Birliğindeki partili Abkhazya ve Acaristanlı Laz aydınlarının,
Lazca anadil okulları ve yayın faaliyetlerinin 1920’li yıllarda başladığını
burada belirtmekte fayda var. Kuşkusuz bütün bunlardan önce de Laz aydınlarının
dil ve kimliklerinin yaşatılması yönünde çabaları vardı. Burada 20. Yüzyılın
başlarında Osmanlı Ülkesinde bayraklaşan bir isim olan Hopalı Faik Efendi’yi
anmadan geçmek yanlış olur.
Laz kimliği, Türkiye’de 1920’li yılların ikinci yarısından sonra inkar
edildi. Sovyetler Birliği Lazlarının kimliklerinin inkar edilmesi ise
1930’ların ikinci yarısına rastlar. Lazca anadil okulları kapatıldı. Kayıtlara
“Gürcü” olarak yazıldılar. SB’nin Laz kimliğinin inkarına yönelik resmi
politikaları, 1991 sonunda Sovyetler Birliğinin çözülmesiyle beraber
Gürcüstan’ın resmi politikaları haline geldi. İşte bütün bu uygulamalar
sebebiyle, hem Türkiye hem de SB’li Lazlarının geçmişteki kimlik mücadelelerine
ilişkin bilgi ve belgeler şimdilik sisli bir alan içinde. Bununla beraber her
geçen gün yeni bilgi ve belgelere ulaşılmakta. Özetle söylersek; Osmanlı
Ülkesi’nde Hopalı Faik Efendi adı ve Sovyetler Birliği’nde de İskender Tzitaşi
adı ile bayraklaşan Laz kimlik mücadelesinin somut bilgi ve belgelerinin
önümüzdeki günlerde daha da fazla elimize ulaşacağına kuşku yok. Bu anlamda
“Lazika Yayın Kollektifi” tarafından geçtiğimiz günlerde tıpkıbasımı yapılan
1933- Sukhumi- Abkhazya devlet matbaası baskılı “Lazca Açıklamalı Aritmetik
Ders Kitabı” önemlidir.
Türkiye Lazları, yüzyıl öncesine kadar büyük ölçüde kapalı bir köylü
toplumu özelliği gösteriyordu. Çay tarımı ile henüz tanışmamışlardı.
Elektriğin olmadığı yıllardı; yol yoktu. Türkiye Lazlarının “Rusye” dedikleri
Güney Batı Kafkasya coğrafyasıyla her zaman bağlantıları vardı; buralarda
yerliydiler, akrabaları vardı. Osmanlı Ülkesi ile Çarlık Rusyası arasındaki
sınırlar arasında bölünmüşlerdi. Osmanlı Lazları, o zamanlar İstanbul’u gurbet
olarak bilmiyorlardı. Onlar için gurbet, dilsel ve kültürel yakınlıklarının da
bulunduğu Güney Kafkasya kentleriydi. Batum, Anaklia, Zugdidi, Oçamçire,
Sukhumi, Gudauta, Gagra, Soçi gibi kentlere ekmek parası kazanmak için
gidiyorlardı. Meslek öğreniyorlar, çay ve tütün plantasyonlarında
çalışıyorlardı. Kimileri zaman içinde oralarda dükkan sahibi oluyor ve
ticaretle uğraşıyordu; esnaflık yapıyordu. Kimileri ailesiyle oraya gidiyor,
yerleşiyordu. Kimisi oradan evleniyordu. Gittikleri yerlerde Megrel ve Lazlarla
da hemen kucaklaşıyorlardı; kaynaşıyorlardı.
Tanura’ya giden yolda, Laz aydınlarının yayıncılık faaliyetlerinde “Ogni”
önemli bir başlangıç olmuştur. Ardından “Mjora” ve onun ardından da “Sima”
yayınlanmıştı. “Skani Nena” ise bu süreçte yayınlanan bir diğer yayın
organıydı.
Tanura Dergisi, günümüzde aynı anda birçok işlevi görüyor. Lazlara ilişkin
magazin türü makalelerin yanı sıra, akademik çalışmalar ve kimlik mücadelesine
ilişkin Lazca ve Türkçe makalelere de sayfalarında yer veriyor.
Bu sayının kapağı dikkat çekici. Sanatçı Toprak Sağlam bir “karatahta”nın
önünde. Tahtaya, “Ma Lazuri komiçkin” (“Ben Lazca biliyorum”) diye yazmış.
Ardından da soruyor: “Si?!” (“Ya sen?!”)
Girişte, “Lazika Yayın Kollektifi” imzasıyla yayınlanan makalede, “Laz
Enstitüsü”nün büyük bir ihtiyaç olduğu önemle belirtiliyor, bunun için de tüm
duyarlı Laz aydınlarına çağrı yapılıyor.
“Tanura”nın 3. sayısında Lazca olarak yayınlanan makale ve şiirlerin başlık
ve yazanları şöyle: Osman Şafak Buyuk’lişi: “P’anda Lazuri P’ç’arare”; Vildan
Manelişi: “Ç’k’emi- çkimi ç’k’emi-çkini”; Mustafa Dudulaşi: “ Sure-i Fatiha”;
Nurdoğan Abaşişi: “Skidala Çkimi”; Özer Ertaş: “Si na rt’i”; Mustafa Çupina:
“Mi Mu İyasen?”; Ali İhsan Aksamaz: “Lazuri Ren Çkin Minoba”; Asiye Amedişi:
“Eçi 3’ana 3’oxle”; Yaşar Bayraktar: “Nek’na 3’ale Bağuna”; Murat E.
Murğulişi:”Guri Xeleri”; Yılmaz Munir Avcı: “Saat’işi Got’k’imale”; Ayşe
Xalit’işi: “Onusalu” ve Gönül Dural Yağcı ve “ Murat Ercan Murğulişi: “Lazuri
ar meseli: Jur Toli Na Uğun Bozomota”.
Gürcüstanlı Lazlardan da güzel bir haber. “Sarpi” ve “K’variati”, başkenti
Batum olan Acaristan Özerk Cumhuriyeti’ndeki Laz köylerinden ikisi. Bu iki
köyden dört genç Laz kızı “Şurimşine” adını taşıyan bir müzik grubu
oluşturmuşlar. Tanura’nın bu sayısında “Şurimşine” ile Lazca bir söyleşi,
Türkçe çevirisiyle yer alıyor. Söyleşiyi İsmail Bucaklişi yapmış; Türkçeye
çeviren ise, Vildan Manelişi. Bir diğer Lazca söyleşi ise “Hat’it’at’aşi”.
Söyleşi yine Lazca-Türkçe olarak yayınlanmış. Bu çalışma Sinan Serin Ceiğişi’ye
ait.
Dergide “Pazar Laz” başlıklı akademik çalışma da yer alıyor. Bu çalışmayı
sürdüren Balkız Öztürk ve Markus Pöchtrager ile yapılan bir söyleşi
yayınlanmış. Balkız Öztürk’ün, “Lazcanın Dilbilim İçin Önemi” başlıklı uzunca
bir akademik makalesi de dikkat çekiyor.
Bir diğer önemli makale ise, “İslamın Dillere Bakışı”. Murat E. Murğulişi,
bu makalesinde Kuran-ı Kerim ayetlerine dayanarak, İslamın Anadillerimize
yönelik yorumunu bizlerle paylaşıyor. Önemli bir çalışma. Yıllardır çeşitli
zeminlerde dillendirilmesine rağmen, yazılamayan bir konuya dikkat çekmiş Murat
E. Murğulişi.
Ayşenur Kolivar’ın yeni albümü “Bahçeye Hanımeli”; Esin Hacıalioğlu’nun
“Lazlar Hakkında”; Eylem Bostancı’nın “Hakiki İngi-Laz: Tana Nuriye”;
Nizamettin Alkumru’nun “İskender Tzitaşi Hakkında”; Murat Ümit Hiçyılmaz’ın
“Pazar’ın İsmi Bilinmeyen Kalesi: Cixa” Tanura’nın bu sayısında çıkan önemli
yazılardan. Bu sayıda İrfan Aleksişi’nin iki makalesi yer alıyor: “Ardeşen’in
En Kısa Tarihi” ve “Lazca’nın Yazıya Geçmiş İlk Şiirleri”. Yazar, şu ana kadar
ulaşabildiği kaynaklardan faydalanarak bu iki önemli makaleyi kaleme almış.
Tanura, “Lazca Açıköğretim” konusuna da değiniyor ve www.lazcaacikogretim.com ’u tanıtıyor. “Helimişi Xasani Lazca Öykü Yarışması” ve
“Dünya Horon Günü- 2012”ye ilişkin birer de duyuru yapıyor. “Helimişi Xasani
Lazca Öykü Yarışması”nın jüri üyelerini de duyuruyor: Yılmaz Avcı, Mustafa
Çupina, Osman Şafak Büyüklü, Ali İhsan Aksamaz ve Musa Cedeşi.
Tanura, 1 Mayıs 2012’de Taksim Meydanı’ndaydı. Tanura, Milliyet
Gazetesi’nin Batum’a karşı yaptığı hakaret dolu yayınlarını protesto etmek için
Laz ve Gürcü aydınlarının beraber düzenledikleri basın açıklamasında, 26 Mayıs
2012’de Galatasaray Lisesi önünde de saf tutmuştu. Tanura, Laz aydınlarının
haklı dil-kültür ve kimlik mücadelesinde öncü bir rolü üstlendiğini, duruş ve
çalışmalarıyla da yeni kazanımların müjdecisi olduğunu gösteriyor.
Ali İhsan Aksamaz, demokrathaber.org, 11 Haziran
2012
aksamaz@gmail.com