12 Ocak 2020 Pazar

“93 Harbi Batum Muhacirleri”






“93 Harbi Batum Muhacirleri”



“Muhacir”, Arapça kökenli bir kelime. “Muhacir” denilince de, genelde Balkanlar’dan ülkemize göç etmiş insanlarımız anlaşılıyor. Oysa ülkemizde  “Kırım Muhacirleri” var, “Girit Muhacirleri” var, “Kuzey Kafkasya Muhacirleri” var,  “Balkan Muhacirleri” var, “Güney Kafkasya Muhacirleri” var, diğer yörelerden muhacirler de var!  

26 Ocak 1699’da imzalanan “Karlofça Anlaşması”yla Osmanlı Devleti, büyük toprak kaybına uğradı. Osmanlı Devleti, bu ve sonraki yenilgileriyle yalnızca büyük ölçüde toprak kaybına uğramakla kalmadı, o topraklardan “Anadolu Coğrafyası”na Müslüman Halkların göçlerini de yaşamaya başladı.

1768-1774 yılları arasında yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti, 21 Temmuz 1774’de imzalanan “Küçük Kaynarca Antlaşması”yla Kırım üzerindeki hâkimiyetini kaybetti.  Ardından Çarlık Rusyası’nın, Kırım Hanlığı’nı topraklarına katmasıyla da “Kırım”dan “Anadolu”ya büyük bir Müslüman göçü yaşandı. Böylelikle Kırım Tatarları’nın ilk trajik göçüne tanık olundu.

1828- 1829’daki Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra 14 Eylül 1829’da imzalanan “Edirne Antlaşması”yla Osmanlı Devleti, Kuzey Kafkasya’daki hükümranlık haklarından da vazgeçmiş oldu. Bununla da o bölgenin Müslüman Kuzey Kafkasya Halkları da, Çarlık Rusyası’nın yönetimine girmiş oldu. Çarlık Rusyası’nın, Kuzey Kafkasya’nın Müslüman Halklarına yönelik katliamları giderek bir soykırıma dönüştü. Sağ kalanları ise, Osmanlı topraklarına göç etmeye zorlandı. Çerkeslerin trajik göçü yaşandı.

“93 Harbi” olarak da bilinen “1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı”ndan sonra 3 Mart 1878’de imzalanan “Ayastefanos  Antlaşması” ve 13 Temmuz 1878’de imzalanan “Berlin Antlaşması” yla Osmanlı Devleti hem Balkanlar’daki hem de Güney Kafkasya’daki bazı hükümranlık haklarını Çarlık Rusyası’na bıraktı. Böyle olunca da, bu her iki bölgenin diğer Müslüman Halkları da göç ederek “Anadolu”ya yerleşmeye başladı. Yeni insan trajedileri yaşandı.

Bu makalemin esas konusu Güney Kafkasya’dan, yani “Batum ve Havalisi”nden” göç etmek zorunda kalmış Müslümanlardan bahseden bir kitap: “93 Harbi Batum Muhacirleri”.

“Batum ve Havalisi” denildiğinde, günümüzde genellikle bugünkü Batum ve çevresi anlaşılıyor. Yani bugün Türkiye sınırları dışında kalmış bölgeler anlaşılıyor. Değerli araştırmacı-yazar Murat Kasap’ın  “93 Harbi Batum Muhacirleri” adlı eseri, hem bu vb. konulara ve hem de aklınıza gelebilecek bölgeyle ilgili birçok soruya, Osmanlı Arşiv belgelerine dayanarak doyurucu cevaplar veriyor.

Murat Kasap’ın Osmanlı Devlet Arşivleri’nde sabır ve azimle yürüttüğü uzun soluklu çalışmanın bir ürünü bu eşsiz eser.   

Tabiri caizse tuğla değil, briket gibi bir çalışmayı gün yüzüne çıkarmış Murat Kasap. Kitap, büyük boy ve 832 sayfa.

Kitabın ana kaynağı Osmanlı Arşivi. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde, İstanbul Müftülüğü Şeriyye Siciller Arşivi’nde, Cumhuriyet Arşivi’nde, Atatürk Kitaplığı Arşivi’nde, Nadir Eserler Kütüphanesi Arşivi’nde de çalışmış Murat Kasap. Ayrıca Süleymaniye Kütüphanesi’nde, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde, İSAM ve Bilim Sanat Vakfı Kütüphanelerinde de araştırmalar yapılmış. Bu göçler üzerine yazılmış güncel kitaplar ve makalelerden de faydalanmış. Murat Kasap, arşiv belgeleri dışında az da olsa sözlü tarihe de yer vermiş çalışmasında.


“93 Harbi Batum Muhacirleri” adlı çalışma on bölümden oluşuyor. Kitap,  “Batum ve Havalisi” muhacirlerine ait listeler, muhacir dilekçeleri, kurulan köyler, hane ve nüfus bilgileri, yerleşim haritaları, devletin yardımları, ölümler, doğumlar, mezar taşları, evlilik akitleri, cami ve okul plânları, fotoğraflar gibi birçok belgeyi de içeriyor.

Değerli araştırmacı- yazar Murat Kasap’a, 19. yüzyılın “Batum ve Havalisi” denilince hangi bölgeyi anlamamız gerektiğini sordum. Şu bilgiyi verdi:

“Kitabımda kullanılan “Batum” ifadesi aslında sadece bugünkü Batum şehrini kapsamıyor. Bu genel bir ifade olup, Gürcistan’ın Çürüksu/ Kobuleti, Acara (Keda ve Hulo İlçeleri) ile Türkiye’nin Artvin, Hopa, Murgul, Şavşat, Maradit, Borçka, Çhala, İmerhev, Gönye, Ardanuç, Yusufeli’nin bir kısmı tarihsel süreçte “Batum ve Havalisi” olarak adlandırılmakta. “93 Harbi”nin yaşandığı yıllarda Batum Şehri, Lazistan Sancağı’nın merkezi, yani bugünkü anlamıyla vilâyet merkezi. Yukarıda saydığım yerlerden sadece Şavşat ve Ardanuç o tarihte “Çıldır Sancağı”na bağlı. “Batum Muhacirleri” dediğimizde, “93 Harbi”nden sonra sadece “Batum şehrinden göç edenler değil”, Artvin ve kazalarından göç eden muhacirler de anlaşılmalıdır.”

Murat Kasap, “Batum ve Havalisi”nden göç etmek zorunda kalanların etnik kökenine ilişkin de bizleri aydınlatıyor:

Arşiv Belgelerinde “Batum”dan gelen Muhacirler için “Batum Muhaciri Gürcü”, “Batum Muhaciri Laz”, “Batum Muhaciri Abaza”, “Batum Türk”, “Artvin Kürt Muhacirleri” gibi ifadeler de kullanılmaktadır. Bu kayıtlar bize göstermektedir ki, göç edenlerin tamamı Gürcü değildir.”

“Batum ve Havalisi”nden göç etmek zorunda kalanların tamamı Müslüman. Çarlık Yönetimi, Hıristiyanların Osmanlı Ülkesine göç etmesine izin vermemiş. Bu da önemli bir bilgi.

Eğer dünün jeopolitik çatışmalarında travmalar yaşamış Güney Kafkasya Müslüman Halklarını da tanımak istiyorsanız, bu değerli eseri mutlaka okumalısınız. Kitap, Gürcüstan Dostluk Derneği Yayınları’ndan çıktı.

Bir sonraki makalemde buluşmak üzere sağlıcakla kalın!


(10 I 2020)
Ali İhsan Aksamaz




“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...