14 Nisan 2020 Salı

Talip Kaynar’ın Ali İhsan Aksamaz ile röportajı (13 Haziran 2006, Özgür Gündem))









Ali İhsan Aksamaz: “İster yüz kişilik bir köyde konuşulan bir dil olsun, isterse üç milyon kişi tarafından konuşulan bir dil olsun, her dilin önemi aynıdır. Çünkü dil, tarihin derinliklerinden bugüne ulaşmış bir kültürdür”

Doğu Karadeniz bölgesi de­nince herkesin aklına Laz­lar gelir. Fakat Lazlar bu­güne kadar hep komik fıkralarla anıla gelmişlerdir. Araştırmacı-ya­zar Ali İhsan Aksamaz ise Lazların köklü bir tarih, kültür ve dil zenginliğine sahip bu coğrafyanın yerli halkı olduğunu yaptığı araştırma ve kitaplarıyla belgelemeye çalışıyor. Aksamaz ile çıkardığı  kitaplar ve Lazların durumunu konuştuk.

 +

Talip Kaynar: Lazlara ilişkin çalışmalarınız nasıl başladı?



Ali İhsan Aksamaz:1992'de tesadüf eseri Lazların tarihine ilişkin okuduğum bir kitapla birlikte Laz kültürüne ilgim başladı. Okuduğum bu kitaptaki bana göre çelişkiler, beni bu konuda bir araştırmaya itti. Bu kişisel merak konusu toplumsal  olduğu için toplumsal bir boyuta ulaştı. Bir arkadaşın tavsiyesi ile ilk makalemi yazdım. Ve makale­nin ismini de “Lazlara gülmenin dayanılmaz hafifliği” koydum. Bu makalem o dönem (1993’de) Özgür Gündem  Gazetesi’nde yayınlandı.


Talip Kaynar: Sizi bu çalışmalara iten        toplumsal durum, çelişki veya problem neydi?


Ali İhsan Aksamaz: Türkiye'de Lazlar diye bir halk ve bu halkın bir dili var. Ve sonuçta bu toplumun bir tarihi var.  Dünyada İrili ufaklı birçok dil bu­lunuyor ama Lazca gibi çok zor durumda bulunan diller de var. O amaçla özellikle Laz dilini geliştirmek için bugünkü ulaştığım nok­tada bu çabalarımı yürütüyorum. Benim anlayışım şu: İster yüz kişi­lik bir köyde konuşulan bir dil ol­sun, isterse 3 milyon kişi tarafın­dan konuşulan bir dil olsun her bir dilin önemi aynıdır. Çünkü o dil tarihin derinliklerinden bugüne kadar ulaşmış bir kültürdür.




Talip Kaynar: Çiviyazıları Yayınevi'nde yayınlanan çalışmalarınız var. Bunlardan bahseder misiniz?



Ali İhsan Aksamaz: Çiviyazıları Yayınevi'nin o zaman farklı kültürler ve dillere ilişkin yayın yapacağı gündeme gelince, benim önerimle "Mjora" adıyla kitap serisi yayına koydular. "Mjora" Lazca'da güneş anlamına geliyor ve bütün Kafkasya halklarında kutsal bir anlam taşıyor.



Talip Kaynar: 2000 Haziran'ında  "Dil Tarih Kültür ve Ge­lenekleriyle Lazlar" adlı kita­bı çıkardınız. Sanırım Lazlara adanan Türkçe yayınlanmış ilk kitap?



Ali İhsan Aksamaz: Evet, Lazlara adanmış kitabımdı.(Ancak daha önce de (1997)“Kafkasyadan Karadeniz’e Lazların Tarihsel Yolculuğu” adlı bir kitabım yayınlanmıştı). Beni bu kitabı yazmaya iten sebep şuy­du; Doğu Karadeniz'de Laz denen bir halk vardı. Ama Türkiye'de resmî ideolojinin yaklaşımı doğrultusunda Lazlara, Karadenizliler
veya yalnızca Karadenizli Türkler denili­yordu. Bu konuda bir araş­tırma yapıp bunun böyle olmadığı­nı, Lazların bu bölgede yaşayan en eski Kafkasya kültür kökenli yerli halklardan olduğu­nu gördüm.



Talip Kaynar: Ama bugüne kadar Lazlar denince akla Laz fıkraları ge­liyordu, değil mi?



Ali İhsan Aksamaz: Evet. Fıkralar bir zenginlik, ama onların sadece bu fıkralarla anılması doğru değil. Kitabım aslında bir nebze buna yanıttı.



Talip Kaynar:  Lazlara ilişkin Türkiye'de çok fazla belge bulunmuyor. Bu kitabınızdaki bilgilere ulaşmada zorlanmadınız mı?



Ali İhsan Aksamaz: Tabii zorlandım. Ama sabırlı yaklaştım. Lazlarla ilgili birçok makaleyi toparladım. 1964'te Gür­cistan'da çıkan “Lazların Tarihi” adlı kitap 1992'de İstanbul'da ya­yınlandı. Bu kitaptan da faydalan­dım. Ama bu kitap çok eski idi. Ve Türkiye kaynaklarından da ya­rarlanmıyordu. Türkiye'de yayın­lanmış çeşitli makaleleri de bu kitaba koydum. İçin­de Türkçe karşılığı olan Lazca ke­lime ve cümlelere de yer veren, Lazların tarihini, kültürünü anlatan bir eser ortaya çıkmış oldu.


Talip Kaynar:   Eylül 2003'te de “Doğu Karadeniz'de Resmî İdeoloji­lerin Kuşatması" adlı kitabı­nız çıktı. Bu kitaptan da bah­seder misiniz?



Ali İhsan Aksamaz: Son dönemlerde farklı kültürden Aydınlar kısmen de olsa kendilerini ifade etmeye başladı. Bu yapılırken de başka resmî ideoloji­lerin propagandası yapılıyor. Meselâ; yazarı Ömer Asan olan “Pontus Tarihi” adlı bir kitap yayınlandı. Bu arkadaş yazmış ol­duğu kitapta bütün Doğu Kara­deniz halkını Helen ırkına bağlıyor. Ve Doğu Karadeniz'de konuşulan dillerin Helen dilinden geldiğini söylemeye çalışıyor. Ben bunlara karşı çıktım bu kita­bımda. Meselâ; Lazlara, Gürcüle­re, Hemşinlilere Helen'dir de­mek yanlış bir tutumdur. Bu kitabımla bütün resmî ideolojileri eleştiriyorum.



Talip Kaynar:   Türkiye'deki resmi ide­olojinin yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ali İhsan Aksamaz: Zaten şu an yaşadığımız en büyük sorun Türkiye’deki farklı kültürleri yok sayan resmî ideolojidir. Biz aydın olabiliriz, bir kültüre ait olabiliriz, ama farklı kültürlere de kucak açan bir yaklaşımımız olmalıdır. Lazca da, İspanya'nın bir dağ köyünde konuşulan dil de ölme­sin.



Talip Kaynar: Ayrıca “Anadilde Eğitim Hakkı ve Azınlık Hakları” adlı çalışmanız var, neden ihtiyaç duydunuz?



Ali İhsan Aksamaz: (Bu ortak bir çalışma) Türkiye'de anadili konusunda büyük bir kavram karmaşası vardı; anadilde eğitim, anadili öğretimi vb. gibi birçok kavram kullanılıyordu. Bu kavramlar yeni tartışma gündemimize gir­mişti.Bu konulara açıklık getiriyorum. Bu kitabı çıkaracağımız dönemde, biliyorsunuz, TRT farklı dillerde yayın yapma kararı al­mıştı. Ama bazı dillerde yayın yapmadı. Bunlardan bir tanesi de Lazca'dır. Lazca bu toprakların en eski dillerinden bir tanesidir. Kitapta TRT'nin Lazca yayın yapma konusunda karar alması gerektiğine de değindim. Benim fikrimi sorarsanız, şu an Türki­ye'de hiçbir anadil­de eğitim yapılabileceği düşün­cesinde değilim. Türkçe  olarak da çok sağlıklı bir eğitim verildiğine inanmıyorum.




Talip Kaynar: Bundan sonra çalışmalarınız olacak mı? Hangi çalış­malar olacak bunlar?

Ali İhsan Aksamaz: Bundan sonra çalışmalarımız tabii ki var. Kolkhoba.org sitesin­deki haber portalı üzerinden çalış­malarımız sürecek. Ayrıca TRT'de Lazca yayın yapılması konusunda onlara yardımcı olmak istiyoruz. Bu yönlü çalışmalarım sürecek. Ayrıca, bundan sonra anılarımı Lazca yazmak istiyorum. Ve www.hopam.com sitesindeki kültür sanat sayfasına yazı yazmaya baş­ladım.



Ali İhsan Aksamaz kimdir?
1959'da Ardeşen'de, eski adıyla Şanguli'de doğdu. İstanbul'da büyüdü. Konya Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu. Devlet ve özel çeşitli kurumlarda İngilizce öğretmenliği yaptı. Arkadaşlarıyla birlikte “Ogni” ve o kapandıktan sonra “Mjora” adlı derginin çıkmasına katkıda bulundu. Daha sonra İzmit'te çıkan “Sima” adlı derginin yayın yönetmenliğini yaptı. Aynca “Yeni Kafkasya” adlı bir gazetenin de yine yayın yönetmenliğini yaptı. 1997'de ÇiviYazıları Yayınevi'nin yayınladığı “Kafkasya'dan Karadeniz'e Lazların Tarihsel Yolculuğu” araştırma kitabıyla, 1999'da “Doğu Karadeniz'de Efsane Tarih ve Kültür" adlı derleme çeviri kitabı yayınlandı. Bunların dışında 2000'de Sorun Yayınları'ndan “Lazlar”, 2003'te “Doğu Karadeniz'de Resmî İdeolojiler Kuşatması" ve 2005'te de "Anadilde Eğitim hakkı ve Azınlık Hakları" adlı kitapları yayınlandı. Şu an Lazlarla ilgili çalışmalarının dışında engellilere öğretmenlik yapıyor.


Ali İhsan Aksamaz ile yapılan  Türkçe söyleşilerin linkleri:









Hiç yorum yok:

"TÜRKİYE'NİN ANADİLİ ZENGİNLİĞİ" / "TURKİAŞİ NANANENAŞ XAMPOBA"

   "TURKİAŞİ NANANENAŞ XAMPOBA" Baba çkimi Faik Aksamazis…   GOʒ̆OTKVALE Nananena, p̆olit̆ik̆uri var adamuri ar tema ren...