Dil-
Tarih- Kültür- Gelenekleriyle Lazlar 2. Baskı
Sunuş
90’lı yılların başından buyana Lâz
toplumundaki hareketliliği -bir dış göz olarak- yakından takip ediyorum.
Bir avuç Lâz aydınının dil ve kültürleriyle
ilgili amatörce bir gayretle ortaya
koydukları müthiş performans beni çok etkiliyor.
“Müthiş” diyorum, çünkü bu performansı,
önlerinde kültürlerini üzerine inşa edebilecekleri hazır bir zemin ve
arkalarında kendilerine destek olacak bir devlet gücü yokken
gösteriyorlar.
Batılı akademisyenlerin oluşturduğu bir kaç
derleme, Kafkasya’da yapılmış -bazıları saptırma bilgiler de içeren- bir kaç
çalışma ile yola çıkarak, bugün kütüphanemizin birkaç rafını dolduracak kadar
üretim yaptılar.
Bu büyük bir iştir, hepsini kutluyorum.
Bence bu çalışmalarla ortaya çıkan en önemli
sonuç, Lâz kimliğinin yeniden tanımlanmış
olması ve –henüz halka mal edilememiş olsa da- yeni bir milli duruş geliştirilmesidir.
Üstelik bunu, değişik ideolojilere angaje
olmuş veya asimilasyon politikaları sonucu duyarlılığını yitirmiş, kendilerine
karşı tavır geliştiren aynı dili konuştukları soydaşlarına rağmen yaptılar.
Ali İhsan Aksamaz’ın 2. Baskısını elinizde
tuttuğunuz “Dil- Tarih- Kültür- Gelenekleriyle LAZLAR” kitabı da o dönemde
misyon icra eden en önemli eserlerden
biriydi.
Şimdi ikinci baskısını yapıyor.
Ne mutlu ona.
***
Kendisini mahcup edeceğini bilsem de, birkaç
satırla olsun kitabın yazarından da bahsetmek istiyorum …
Ali İhsan’la arkadaşlığımızın yirmi yıllık
bir geçmişi var.
Kendisini Abhazya yollarında tanıdım.
Abhaz-Gürcü savaşı sonrası ben ata vatanımı ziyarete giderken, o da mensubu
olduğu Lâzların kardeş halkı Megrellerin izini sürüyordu.
O zamanlar Ali İhsan’ın Lâzca dağarcığı üç
beş kelimeyi geçmiyordu. Nitekim Abhazya Megrelleriyle ancak tercüman
vasıtasıyla iletişim kurabilmişti.
Aradan geçen 20 yıl sonrasında ise durum çok
farklı.
Ali İhsan o günlerde öğrenmeye başladığı
Lâzcasını müthiş ilerletti.
Bununla yetinmedi; bu sefer Lâzcasını
“kitabileştirme” gayretine girdi.
Çiçek, böcek,… gibi sıradan ansiklopedi
maddelerini Lâzcaya çevirip yayınladığı günlerde, “Niçin bunlarla uğraşıyorsun Ali İhsan? Doğrudan Lâzlarla ilgili bir
şeyleri çevirsen de kalıcı olsa…” dediğimde, “Bu dille her şeyi ifade edebilir hale gelmemiz için bu antrenmanlara
ihtiyacımız var…” cevabıyla benim önerimi kökten çürütürken, aslında
yüklendiği uzun vadeli misyonu ve bu yoldaki kararlılığını ortaya koyuyordu.
Nitekim bu zor ve dikenli yollardan geçerek bir araya getirdiği derlemeler ve
oluşturduğu metinlerle bugün “kitabî Lâzcanın” en önemli temsilcilerinden biri
haline geldi Ali İhsan.
Tevazuu bir kenara bırakırsak, bu gerçek bir
başarı hikayesidir,
İnanmış bir adamın zaferidir,
Bir insanın kendi kendini motive ederek neler
yapabileceğinin önemli örneklerinden biridir.
Böyle bilinçli ve çalışkan evlatları olan bir
halkı hiçbir güç tarih sahnesinden silemez.
Kendisini kutluyor, başarılarının devamını
diliyorum.
“Ustalık dönemi” çalışmalarının çok uzak
olmayan bir gelecekte bir bir ortaya çıkmaya başlayacağından ise şüphem yok.
***
Son sözüm Lâz kardeşlerimize…
Dil ve kültürünüzün yaşaması için olağanüstü
emek veren Ali İhsan ve benzer gayret içindeki bir avuç fedakâr insanın
kıymetini iyi bilin. Sonraki nesillerin onların heykellerini dikeceği kesin;
ama siz kadirşinas bir halk olduğunuzu gösterin ve onlara sağlıklarında sahip
çıkın.
Size yakışan budur.
Allah Lâzların da bahtını açık etsin.
(09.
10. 2012)
Erol Karayel
(Kafkasevi ve Çerkes Hakları Platformu)