25 Ekim 2019 Cuma

Dil- Tarih- Kültür- Gelenekleriyle Lazlar 2. Baskı Sunuş







Dil- Tarih- Kültür- Gelenekleriyle Lazlar 2. Baskı



Sunuş

90’lı yılların başından buyana Lâz toplumundaki hareketliliği -bir dış göz olarak- yakından takip ediyorum.

Bir avuç Lâz aydınının dil ve kültürleriyle ilgili amatörce bir gayretle ortaya koydukları müthiş performans beni çok etkiliyor.

“Müthiş” diyorum, çünkü bu performansı, önlerinde kültürlerini üzerine inşa edebilecekleri hazır bir zemin ve arkalarında kendilerine destek olacak bir devlet gücü yokken gösteriyorlar. 

Batılı akademisyenlerin oluşturduğu bir kaç derleme, Kafkasya’da yapılmış -bazıları saptırma bilgiler de içeren- bir kaç çalışma ile yola çıkarak, bugün kütüphanemizin birkaç rafını dolduracak kadar üretim yaptılar.

Bu büyük bir iştir, hepsini kutluyorum.

Bence bu çalışmalarla ortaya çıkan en önemli sonuç, Lâz kimliğinin yeniden tanımlanmış olması ve –henüz halka mal edilememiş olsa da- yeni bir milli duruş geliştirilmesidir.
Üstelik bunu, değişik ideolojilere angaje olmuş veya asimilasyon politikaları sonucu duyarlılığını yitirmiş, kendilerine karşı tavır geliştiren aynı dili konuştukları soydaşlarına rağmen yaptılar.

Ali İhsan Aksamaz’ın 2. Baskısını elinizde tuttuğunuz “Dil- Tarih- Kültür- Gelenekleriyle LAZLAR” kitabı da o dönemde misyon icra eden en önemli eserlerden biriydi.

Şimdi ikinci baskısını yapıyor.

Ne mutlu ona.

 ***

Kendisini mahcup edeceğini bilsem de, birkaç satırla olsun kitabın yazarından da bahsetmek istiyorum …

Ali İhsan’la arkadaşlığımızın yirmi yıllık bir geçmişi var.

Kendisini Abhazya yollarında tanıdım. Abhaz-Gürcü savaşı sonrası ben ata vatanımı ziyarete giderken, o da mensubu olduğu Lâzların kardeş halkı Megrellerin izini sürüyordu.

O zamanlar Ali İhsan’ın Lâzca dağarcığı üç beş kelimeyi geçmiyordu. Nitekim Abhazya Megrelleriyle ancak tercüman vasıtasıyla iletişim kurabilmişti. 

Aradan geçen 20 yıl sonrasında ise durum çok farklı.

Ali İhsan o günlerde öğrenmeye başladığı Lâzcasını müthiş ilerletti.

Bununla yetinmedi; bu sefer Lâzcasını “kitabileştirme” gayretine girdi.

Çiçek, böcek,… gibi sıradan ansiklopedi maddelerini Lâzcaya çevirip yayınladığı günlerde, “Niçin bunlarla uğraşıyorsun Ali İhsan? Doğrudan Lâzlarla ilgili bir şeyleri çevirsen de kalıcı olsa…” dediğimde, “Bu dille her şeyi ifade edebilir hale gelmemiz için bu antrenmanlara ihtiyacımız var…” cevabıyla benim önerimi kökten çürütürken, aslında yüklendiği uzun vadeli misyonu ve bu yoldaki kararlılığını ortaya koyuyordu. Nitekim bu zor ve dikenli yollardan geçerek bir araya getirdiği derlemeler ve oluşturduğu metinlerle bugün “kitabî Lâzcanın” en önemli temsilcilerinden biri haline geldi Ali İhsan. 

Tevazuu bir kenara bırakırsak, bu gerçek bir başarı hikayesidir,

İnanmış bir adamın zaferidir,

Bir insanın kendi kendini motive ederek neler yapabileceğinin önemli örneklerinden biridir.
Böyle bilinçli ve çalışkan evlatları olan bir halkı hiçbir güç tarih sahnesinden silemez.
Kendisini kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

“Ustalık dönemi” çalışmalarının çok uzak olmayan bir gelecekte bir bir ortaya çıkmaya başlayacağından ise şüphem yok.

 ***

Son sözüm Lâz kardeşlerimize…

Dil ve kültürünüzün yaşaması için olağanüstü emek veren Ali İhsan ve benzer gayret içindeki bir avuç fedakâr insanın kıymetini iyi bilin. Sonraki nesillerin onların heykellerini dikeceği kesin; ama siz kadirşinas bir halk olduğunuzu gösterin ve onlara sağlıklarında sahip çıkın.

Size yakışan budur.

Allah Lâzların da bahtını açık etsin.



(09. 10. 2012)


Erol Karayel




“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...