25 Ekim 2019 Cuma

Dil- Tarih- Kültür- Gelenekleriyle Lazlar - 1. Baskı Önsöz -







Lazlar- Birinci Baskıya Önsöz


İşte sonunda tamamıyla Lazlara adanmış ve  Türkçe olarak yazılmış ilk gerçek kitap. Muhammed Vanilişi ve Ali Tandilava tarafından Gürcüstan’da 1964 yılında yayınlanmış olan “Lazlar’ın Tarihi”  adlı kitabın  çevirisi, 1992 yılında  İstanbul’da basılmıştı. Şimdiden eskimiş olan bu kitap, Türkiyedeki Lazlar hakkında fazla bir şey anlatmıyor, Ayrıca Türk kaynaklarından yararlanmıyordu. Buna rağmen, Türkiye’de basılması yayıncıların Lazlara gösterdikleri dikkatin yeniden doğuşunun bir göstergesi sayılabilir. Bu yeniden doğuş, aynı zamanda 1993 yılının sonunda “Ogni isimli Laz Dergisi”nin ortaya çıkması ile de ifade buluyor. “Çveneburi” ya da “Yeni Kafkasya” gibi Kafkas dergilerinde  olduğu kadar,  Türk günlük ve haftalık basınında bu konuya gün geçtikçe  daha fazla sayıda makalede yer veriliyor.

            Bu kitabın yazarı, bibliyoğrafyasında yer alan bütün makaleleri büyük bir dikkat ve sabırla toplamıştır. Bu, ona Türkiye’deki “Laz Kimliği” etrafında ortaya atılan tartışmaların bir tablosunu çizme imkânını vermiştir.

            Bu ciddi ve bilimsel kitap, aynı zamanda bir stereotipe karşı mücadele etmek amacını taşımaktadır. Türkiye’de günlük yaşam dilinde “Laz” tanımı “Karadenizli” anlamında kullanılmaktadır. Lazların etnik kimliği uzun zamandır yerini Karadenizli Türkleri tanımlayan, etnik olmayan, bölgesel  bir stereotipe bırakmıştır.

            Temel ve Dursun gibi, saflıkları ile dalga geçilen kişiliklerle dolu “Laz fıkraları”, Türkiye’de oldukça yaygındır. Bu stereotipin karşısında yazar, gerçek Lazların belirleyici özelliklerini anlatmak konusuna özen göstermiştir.

            Kolkheti’den gelen, bundan ikibin yıldan uzun bir zaman önce Rize ile Batum arasına yerleşmiş olan bu halk, Osmanlı İmparatorluğuna katılmadan önce kendisine özgü bir tarihe sahipti. İşte bu kitap, sözü geçen bu tarihin en önemli hatlarını bizim için tekrar gözden geçirmektedir.

            Uzun süredir Anadolu’nun kuzey ucunda varlığını sürdüren bu eski halk, geçmşte olduğu gibi bugün da Türkiye’de söylendiği ve okunduğunun aksine, Türk kökenli bir halk değildir. Lazca-Megrelce- Türkçe kısa sözlükte de açıklandığı üzere, Laz dili Türk Dil grubuna ait değildir. Kartvelienne (Güney Kafkas)  diller grubuna aittir ve Svanca, Megrelce ve Gürcücenin kuzanidir. Laz dilinin en yakın olduğu dil Gürcüstan’ın batısında yeralan Megrel bölgesinde konuşulan dildir. Mingrelia, Jazon ve Argonatların ve Altın Post efsanesinin ortaya çıktğı Kolkheti bölgesinde yeralır. Demek ki, Lazca bir Kafkas dilidir, ancak Gürcüstan’da sıkça yapılmakta olduğu gibi bu dili Gürcü dili içinde eritmek mümkün değildir. Gürcüce sadece bir kuzen dildir.

Kitabın önemli bir bölümü, önceden yazılı bir dil olmayan Lazcanın yazılış sorunlarına ayrılmıştır. Bugün, Türkiye’de köyden kente göçün yavaş yavaş eski Lazistan bölgesindeki köyleri boşallttığı bir dönemde, Laz kültürünün ve dilinin ölmemesi, bunları incele, öğretme ve hatta yazıya döküp yayınlama imkânının doğması hayatî önem taşımaktadır. Türkiye, Türkçe konuşmayan bu grupların kendi dillerini ve kültürlerinden kalanları korumalarına izin verecek kadar güçlü ve birleşmiş bir ulusa sahiptir.

            Bu kısa ve iyi bir belge araştırmasına sahip kitap, Lazlar hakkında belli başlı bilgileri öğrenme merakına sahip olanlar için vazgeçilmez küçük bir rehber kitaptır.





Alexandre Toumarkine*







“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...