14 Haziran 2004 tarihli Ortadoğu Gazetesi’nde, “Lazlar’ın Lazca yayın isyanı” başlıklı bir “haber” yayınlandı. En temel
Türkçe imlâ kurallarından bile bîhaber bir şahısın yazdığı “haber”, öncelikle
Türkçe’siyle insanı çileden çıkarıyor. Örneğin, satır sonuna gelen “tepkiler” kelimesi, “tepkil-er” şeklinde bölünüyor. Bazen “ana dil”, bazen “anadil” deniyor. Bu şahıs, “yaşayan”
da diyemiyor, bunun yerine “yaşaylan”
demeyi tercih ediyor! Önce, ”…
istemiediklerini …” diye yazıyor. Hatasını görüyor ve düzeltmeye çalışıyor.
Bu sefer de “… istemidiklerini…“ diye
yazıyor. Yani bir türlü “…istemediklerini…” diyemiyor. “Anadilini kaybeden…” yerine
de “Ana diline kaybeden…” diyor.
İlkokul birinci sınıfın ilk
döneminde öğretilen imlâ kurallarını dahî
bilmeyen bir şahıs, nasıl muhabir veya gazeteci olabilir?!
Bir bakıyorsunuz, Laz ve Lazca gibi
terimler bir tırnak içinde, bir olduğu gibi yazılıyor. “Haber”i yazan şahıs, “Laz kökenli vatandaşlar” mı desin,“Laz vatandaşlar” mı desin, “Lazlar” mı desin pek karar veremiyor! “Doğu Karadeniz’de yaşayan…” ifadesinin “Doğu
Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan…”
ifadesiyle farklı anlama geldiğinin de farkında değil!
Ortadoğu
Gazetesi’nin bu “haber”ini işin ehilleri incelerse, daha nice Türkçe imlâ
hatası bulacaklarına kuşku yok. Bu gazetenin, Türkçe ve Tarih bilgisinin yanı
sıra aritmetik ve coğrafya bilgisinin de pek zayıf olduğu görülüyor. 8. ve 9.
sayfaların yerlerini karıştırıyor; “Rize”nin “Hemşin ilçesi”nin nerede olduğunu
da bilmiyor!
Ortadoğu Gazetesi, Türkçesi oldukça
kıt bir şahıs tarafından masa başında ve pek acemice uydurulduğu belli olan bu
asparagas haberi, Lazların kanaatlerini dile getiriyormuş gibi servis ediyor.
Ancak, “şekil şartları”na uymayı unutuyor! “Haber”i yazan muhabir belli değil!
Üstelik, bu belli olmayan “muhabir”in, konuştuğu kişi veya kişiler de nedense
yine belli değil! Hem belli olsalar ne fark eder ki?!
Bir an için, bu “haber”e inanalım ve
gerçekten de, (bazı “Kürt” ve “Çerkesler”in istemediği gibi) bazı Lazların da
kendi anadillerinde TRT’nin yapacağı yayını istemediğini kabul edelim. Böyle
bir durumdan, bütün Lazların aynı kanaatte olduğu sonucu nasıl çıkartılabilir
ki?! Bir referandum mu yapılmıştır?
Türkiye’de yaşayan Lazların tamamı bir referandumda, TRT’nin Lazca yayın
yapmasına “hayır” mı demiştir? Yapılmayan referandumların sonuçlarını, işine
geldiği şekilde ilân etme yetkisini Ortadoğu Gazetesi nereden alıyor?
Demokratik bir hakkın kullanımını önlemek için “haber” yapmak yakışıyor
mu? Bu tavır gazeteciliğe de, meslek
ciddiyetine de, hukuka da aykırı değil mi?
Gazete, bir yandan TRT’nin
yetkililerine, “Bakın, Lazlar,
anadillerinde TRT’nin yayın yapmasına karşı” demeye çalışırken, diğer
yandan da, (“Soğuk Savaş yılları”nın alışkanlığıyla olacak) Lazlara aklınca aba
altından sopa göstermek istiyor.
Lazca
sadece “haber”de belirtilen yörelerde
konuşulmuyor. Lazca, "Doksanüç Harbi"nden (1877-1878) sonra Osmanlı
yönetimi dışında kalan topraklardan göç ederek Akçakoca, Karamürsel, Sapanca,
Düzce, Yalova vb. muhacir yerleşim merkezlerinden oluşan “diaspora”da yaşayan
Lazlar tarafından da konuşulmaktadır.
Gazete,
DSP-MHP- ANAP Hükümetinin yaptığı kısmî demokratik düzenlemelerin ardından, AKP
Hükümetinin kısıtlı da olsa TRT’de anadil yayınlarını başlatmasını
hazmedemiyor. Lazların, TRT’de Lazca, “Kürtçe” ve Çerkesçe yayınlara karşı
oldukları yalanını da yazarak, farklı anadilleri olan insanlar arasına aklınca
nifak tohumları ekmeye ve birbirlerine karşı
kışkırtmaya çalışıyor.
Ortadoğu Gazetesi, Mustafa
Kemal’in, 1 Mayıs 1920’de Meclis’te
yaptığı konuşmayı hatırlasın : “ ...
Burada maksut olan ve meclis-i alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir.
Yalnız Çerkes değildir. Yalnız Kürt değildir.
Yalnız Laz değildir. Fakat
hepsinden mürekkep anasır-ı İslâmiyedir, samimi bir mecmumadır.
Binaenaleyh bu heyet-i aliyenin temsil
ettiği, hukukunu, hayatını,
şeref ve şanını kurtarmak için azmettiği emeller, yalnızca bir unsur-u İslâma münhasır
değildir. Anasır-ı İslâmiyeden mürekkep
bir kitleye aittir. ”
Nazım Hikmet’e de kulak versin;
“Arheveli İsmail“in şahsında, Lazların Kurtuluş Savaşı’na katkılarını şöyle
anlatıyor:
“ ...
Ve çok uzak
çok uzaklardaki İstanbul limanında
gecenin bu geç vakitlerinde
kaçak silâh ve asker ceketi yükleyen Laz t
a k a l a r ı
hürriyet ve ümit
su ve rüzgârdılar.
...
“
Türk
Dil Kurumu, Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyetleri ve Hukuk Kurumları, bu
“haber” karşısında sessiz kalmamalı; Türkçe’yi imlâ hatasız yazamayan,
demokratik bir hakkın kullanımını önlemek için aklınca asparagas haber yapan, oldukça
gecikmiş ve kısıtlı da olsa yurttaşlarına anadillerine ilişkin “kültürel
haklar” sağlayan Anayasa ve yasaların ilgili maddelerini açıkça ihlâl eden
Ortadoğu Gazetesi’nin dikkatini çekmelidir.
Ali İhsan Aksamaz, Birgün Gazetesi, 22 Haziran 2004
https://shangulishialiihsanaksamaz.blogspot.com/2019/11/osmanlinin-son-donemindeki-siyasi-parti.html