25 Kasım 2019 Pazartesi

Asparagas Bir Haber













 14 Haziran 2004 tarihli Ortadoğu Gazetesi’nde, “Lazlar’ın Lazca yayın isyanı”  başlıklı bir “haber” yayınlandı. En temel Türkçe imlâ kurallarından bile bîhaber bir şahısın yazdığı “haber”, öncelikle Türkçe’siyle insanı çileden çıkarıyor. Örneğin, satır sonuna gelen “tepkiler” kelimesi, “tepkil-er” şeklinde bölünüyor. Bazen “ana dil”, bazen “anadil” deniyor. Bu şahıs, “yaşayan” da diyemiyor, bunun yerine “yaşaylan” demeyi tercih ediyor! Önce, ”… istemiediklerini …” diye yazıyor. Hatasını görüyor ve düzeltmeye çalışıyor. Bu sefer de “… istemidiklerini…“ diye yazıyor. Yani bir türlü  “…istemediklerini…”  diyemiyor. “Anadilini kaybeden…”  yerine de “Ana diline kaybeden…” diyor.

İlkokul birinci sınıfın ilk döneminde öğretilen imlâ kurallarını dahî  bilmeyen bir şahıs, nasıl muhabir veya gazeteci olabilir?!

         Bir bakıyorsunuz, Laz ve Lazca gibi terimler bir tırnak içinde, bir olduğu gibi yazılıyor. “Haber”i yazan şahıs, “Laz kökenli vatandaşlar” mı desin,“Laz vatandaşlar” mı desin, “Lazlar” mı desin pek karar veremiyor! “Doğu Karadeniz’de yaşayan…”  ifadesinin “Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan…”  ifadesiyle farklı anlama geldiğinin de farkında değil!

            Ortadoğu Gazetesi’nin bu “haber”ini işin ehilleri incelerse, daha nice Türkçe imlâ hatası bulacaklarına kuşku yok. Bu gazetenin, Türkçe ve Tarih bilgisinin yanı sıra aritmetik ve coğrafya bilgisinin de pek zayıf olduğu görülüyor. 8. ve 9. sayfaların yerlerini karıştırıyor; “Rize”nin “Hemşin ilçesi”nin nerede olduğunu da bilmiyor!

Ortadoğu Gazetesi, Türkçesi oldukça kıt bir şahıs tarafından masa başında ve pek acemice uydurulduğu belli olan bu asparagas haberi, Lazların kanaatlerini dile getiriyormuş gibi servis ediyor. Ancak, “şekil şartları”na uymayı unutuyor! “Haber”i yazan muhabir belli değil! Üstelik, bu belli olmayan “muhabir”in, konuştuğu kişi veya kişiler de nedense yine belli değil! Hem belli olsalar ne fark eder ki?!

Bir an için, bu “haber”e inanalım ve gerçekten de, (bazı “Kürt” ve “Çerkesler”in istemediği gibi) bazı Lazların da kendi anadillerinde TRT’nin yapacağı yayını istemediğini kabul edelim. Böyle bir durumdan, bütün Lazların aynı kanaatte olduğu sonucu nasıl çıkartılabilir ki?!  Bir referandum mu yapılmıştır? Türkiye’de yaşayan Lazların tamamı bir referandumda, TRT’nin Lazca yayın yapmasına “hayır” mı demiştir? Yapılmayan referandumların sonuçlarını, işine geldiği şekilde ilân etme yetkisini Ortadoğu Gazetesi nereden alıyor? Demokratik bir hakkın kullanımını önlemek için “haber” yapmak yakışıyor mu?  Bu tavır gazeteciliğe de, meslek ciddiyetine de, hukuka da aykırı değil mi? 

  Gazete, bir yandan TRT’nin  yetkililerine, “Bakın, Lazlar, anadillerinde TRT’nin yayın yapmasına karşı” demeye çalışırken, diğer yandan da, (“Soğuk Savaş yılları”nın alışkanlığıyla olacak) Lazlara aklınca aba altından sopa göstermek istiyor.

Lazca sadece “haber”de  belirtilen yörelerde konuşulmuyor. Lazca, "Doksanüç Harbi"nden (1877-1878) sonra Osmanlı yönetimi dışında kalan topraklardan göç ederek Akçakoca, Karamürsel, Sapanca, Düzce, Yalova vb. muhacir yerleşim merkezlerinden oluşan “diaspora”da yaşayan Lazlar tarafından da konuşulmaktadır.

Gazete, DSP-MHP- ANAP Hükümetinin yaptığı kısmî demokratik düzenlemelerin ardından, AKP Hükümetinin kısıtlı da olsa TRT’de anadil yayınlarını başlatmasını hazmedemiyor. Lazların, TRT’de Lazca, “Kürtçe” ve Çerkesçe yayınlara karşı oldukları yalanını da yazarak, farklı anadilleri olan insanlar arasına aklınca nifak tohumları ekmeye ve birbirlerine karşı  kışkırtmaya çalışıyor.

Ortadoğu Gazetesi, Mustafa Kemal’in,  1 Mayıs 1920’de Meclis’te yaptığı konuşmayı hatırlasın : “ ... Burada maksut olan ve meclis-i alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir. Yalnız Çerkes değildir. Yalnız Kürt değildir.  Yalnız Laz değildir.  Fakat hepsinden mürekkep anasır-ı İslâmiyedir, samimi bir mecmumadır. Binaenaleyh  bu heyet-i aliyenin temsil ettiği,  hukukunu,  hayatını,  şeref ve şanını kurtarmak için azmettiği emeller,  yalnızca bir unsur-u İslâma münhasır değildir.  Anasır-ı İslâmiyeden mürekkep bir kitleye aittir. ”

Nazım Hikmet’e de kulak versin; “Arheveli İsmail“in şahsında, Lazların Kurtuluş Savaşı’na katkılarını şöyle anlatıyor:

“ ...

Ve çok uzak

      çok uzaklardaki İstanbul limanında

gecenin bu geç vakitlerinde

kaçak  silâh ve asker  ceketi yükleyen  Laz   t a k a l a r ı

       hürriyet ve ümit

                    su ve rüzgârdılar.

... 


            Türk Dil Kurumu, Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyetleri ve Hukuk Kurumları, bu “haber” karşısında sessiz kalmamalı; Türkçe’yi imlâ hatasız yazamayan, demokratik bir hakkın kullanımını önlemek için aklınca asparagas haber yapan, oldukça gecikmiş ve kısıtlı da olsa yurttaşlarına anadillerine ilişkin “kültürel haklar” sağlayan Anayasa ve yasaların ilgili maddelerini açıkça ihlâl eden Ortadoğu Gazetesi’nin dikkatini çekmelidir.




 Ali İhsan Aksamaz, Birgün Gazetesi, 22 Haziran 2004















“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...