Türkiye’de, Türkçe’nin dışında onlarca “anadili” konuşulmaktadır. Bunlardan bazıları neredeyse bu coğrafyayla aynı yaşa sahip. “CHP’nin tek parti yönetimi”, ta başından beri bu dillerin varlıklarını tanımaya yanaşmadı. Bu dillerin gelişmeleri ve kurumsallaşarak sonraki kuşaklara yazılı olarak aktarılmaları engellendi. Bütün bunların da ötesinde, bu dillerin o günkü halleriyle bile konuşulmaları bazı dönemlerde yasaklandı. Bu ülkenin yurttaşlarının “anadilleri”ni geliştirerek gelecek kuşaklara aktarılmasını çok gören hakîm siyasî anlayış, yabancı dilde eğitim yapan okulların açılmasını bütün gücüyle desteklemiş ve bunda bir sakınca görmemiştir. Türkçe’yi “doğal olmayan yollar”la herkesin “anadili” haline getirmeye çalışan anlayış, Türkiye’de konuşulan diğer “anadiller”in gelişimini engelleyerek yok olma noktasına getirmekle kalmamış, Türkçe’nin de yabancı diller etkisine girmesine hizmet etmiştir.
“CHP’NİN TEK PARTİ YÖNETİMİ”
“CHP’nin tek parti yönetimi”, “anadiller”i Türkçe’den başka diller olan çocukları ilkokula başladıklarında hiç bilmedikleri veya çok az bildikleri dil olan Türkçe’yle eğitim- öğretime zorlayarak, onların travmalar geçirmelerine ve ne kendi “anadiller”ini ne de Türkçe’yi iyi konuşabilen kuşaklar olarak yetişmelerine sebep olmuştur. Baskıyla kendi “anadili”nden uzaklaştırılan ve çok iyi öğrenilemeyen bir Türkçe ile büyüyen bu çocukların öğrenmeleri , düşünmeleri; kendilerini, çevrelerini, ülkelerini ve dünyayı algılayabilmeleri, değerlendirebilmeleri ve toplumsal üretime lâyıkıyla katılabilmeleri, başarılı ve mutlu bireyler olmaları ve sonraki kuşaklara rehberlik edebilmeleri ne ölçüde gerçekleşebilirdi! Mayasında bu gibi travmalar olan bir toplumun bireyleri, kendilerini ifade edemedikleri Türkçe’yi yabancı dillere karşı kıskançlıkla günümüzde nasıl sahiplenebilirlerdi!
“ANADİLİ” EĞİTİM-ÖĞRETİMİ
Türkiye’de bugüne kadar, “anadili” eğitim-öğretimi ve
veya “anadili”nde eğitim-öğretim tartışmaları ne yazık ki, sağlıklı olarak tartışılıp çözüm yolları üretilememiştir. Kuşkusuz en önemli sebep, “CHP’nin tek parti yönetimi”nin “soğuk savaş yılları”nı da izleyerek günümüze kadar ulaştırdığı yasak ve uygulamalarıdır. “Soğuk savaş yılları”nın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan nispî özgürlük ortamında da, “anadili” sorunu sağlıklı olarak tartışılamamış ve çözüm yolları önerilememiştir. Bunun günümüzdeki bir sebebi, hâlâ etkili olan “CHP’nin tek parti yönetimi”nin yasak ve uygulamalarıysa, önemli bir diğer sebep de, konuya bizim olmayan terimlerle yaklaşılması ve “bir ‘anadili’ne aidiyet fetişizmi”dir.
“İSLÂM AZINLIK DİLLERİ”
Siyasî iradenin 1965’te “İslâm Azınlık Dilleri” ve günümüzde ise, “Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçeler” olarak adlandırdığı Türkçe dışındaki bu “anadiller” ister yüz kişilik bir köyde yaşıyor olsun, ister çok daha fazla sayıdaki insan tarafından toplu ve dağınık olarak çok daha geniş yerleşim birimlerinde yaşatılıyor olsun; geliştirilebilmeli ve her türlü kitle iletişim araçlarıyla gelecek kuşaklara aktarılabilmelidir. Konuya kafa yoranlar, her ”anadili”ne bu anlayışla yaklaşma sorumluluğunu asla göz ardı etmemelidir.
Ali İhsan Aksamaz, Birgün Gazetesi, 29 Mayıs 2004
aksamaz@gmail.com
https://shangulishialiihsanaksamaz.blogspot.com/2019/11/osmanlinin-son-donemindeki-siyasi-parti.html