29 Kasım 2019 Cuma

İlköğretim Okullarında Lazca da Artık Seçmeli Ders





İlköğretim Okullarında Lazca da Artık Seçmeli Ders


Geçtiğimiz günlerde oldukça sevindirici bir gelişme oldu. Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu, kendisine sunulan Lazca Müfredat Programını kabul etti; onayladı.  Bundan böyle, Lazca da seçmeli dersler arasında yer alacak. Bu gelişme, Laz aydınlarının kimlik mücadelesindeki ilk önemli zaferleri. Hatırlanacağı üzere, daha önce 2004’te TRT, Lazcayı tanımamış ve yayın yapmamıştı. Bu yöndeki taleplere de kulağını, gözünü kapamıştı. 

            “Lazcanın Seçmeli Ders” olması konusunda; olumlu veya olumsuz birçok şey söylenebilir. Nitekim şimdilik kimse açıkça fikirlerini ifade etmek için makale yazmak konusunda cesaret gösteremese de, sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla bu konuda birkaç görüş var.

Bir görüşe göre; emperyalizm halkların mücadelesini bölmek için, Lazların ağzına bir parmak bal çalıyor. Bu çok acımasız bir yaklaşım. Emperyalizm şimdiye kadar Lazların ağzına bal çalmadı da şimdi mi çalışıyor?!

Bir başka görüşe göre; AKP, oy hesabı yapıyor ve bu amaçla, bu “Lazca Seçmeli Ders” meselesini ortaya attı. Kuşkusuz, bu yaklaşım da her olumlu gelişmeyi CHP yapamadı diye hayıflanan bir kesimin görüşlerinin tezahüründen başka bir şey değil.  Sırf  Lazca konusundaki bu olumlu gelişmeler AKP iktidarı döneminde oluyor diye de karşı çıkanlar var. AKP, yapacağına hiç olmasaydı diye dizlerini dövenleri anlamak mümkün değil. Yapılan bir iş iyi ise, iyidir. Kim yaparsa yapsın. Bu olumlu bir gelişme.

Yine bir görüş; “Lazcanın Seçmeli Ders” olmasının Lazcaya da Lazlara da hakaret olduğunu savunuyor. Bunlara göre, Lazca anadilde öğretim olmalı. Bu talebe itiraz etmek mümkün değil. Ancak somut şartlar bunu şimdilik bir talep olarak adlandırmayı imkânlı kılıyor.Tabi bu talep dillendirilmeli ve gereği de yapılmalı. Gereği nedir?! Lazca yazmak ve yayınlamak. Bu konudaki ciddiyet, taleplerin altını somut olarak doldurmak ve gereğini yapmaktan; üretmekten geçiyor.

Bir diğer kemikleşmiş kesim var ki; bunlar “Lazca”nın ve “Laz”ın “L”sini duymak istemiyor; bölücülük sayıyor. Zaten bunlara söyleyecek söz yok.

Bir kesim; Laz Enstitüsü, bu müfredatı bakanlığa sunduğu ve bakanlığın da bu müfredatı onayladığı için kırgınlık, kıskançlık ve kızgınlık duyuyor. Nasıl oluyormuş da böyle olurmuş?! Bu kesimin çocukluk gösterdiğine kuşku yok.

Evet; bu müfredat programını Laz Enstitüsü hazırladı, bakanlığa sundu ve bakanlık da onayladı! Ancak bu işin arkasında 20 yıllık bir birikim ve mücadele var. 20 yıllık acemi talimgâhı örneği bir sürü tecrübe yaşanmış olmasına; kimi zamanlar ateş ve tekerlek defalarca yeniden keşfedilmeye çalışıldıysa da, bütün bunlar bu müfredat çalışmasının arkasındaki samimi çabalama, yazma ve çizmeyi önemsiz kılmaz. Bu yönüyle Laz Enstitüsü’nün hazırlayıp sunduğu müfredat önemlidir. Bu müfredatı izleyecek olan “Lazca Seçmeli Dersler” de öyle.

Boğaziçi Üniversitesi de bu müfredat çalışmasında destek sunmuş. Bu konuda öncü rol oynayan ve kendisine yapılan yapıcı eleştirileri dikkate alan İsmail Bucaklişi Avcı’nın da buradaki rolünü bilmeli, adını anmalı ve kutlamalıyız. Kendisi aynı zamanda birkaç yıldır Boğaziçi Üniversite’inde ek ders olarak Lazcayı da öğretiyor; Lazcayı üniversiteye sokan kişidir. Lazca artık “kampüs Lazcası” olmaktan çıkıyor.

Bu başarıda sessiz neferlerin veya hakk’a yürümüş birçok insanın da emeği ve teri var. Bu anlamda Lazcanın dostu olan herkes şimdi Laz Enstitüsü’nün öncülük ettiği bu önemli başarıyı sahiplenmeli; destek olmalıdır. Herkes üzerine düşeni bir imece anlayışıla gerçekleştirmeli.

            Bu müfredatın kabul edilmesi gerçekten de önemli; bunun önemini kavramalı ve bundan sonra da gereğini yapmalıyız. Şimdi yapılması gerekenler nedir? Öncelikle ders kitaplarının hazırlanması konusunda, bu konuda çalışan, çalışacak olanlar mutlaka söyleyecek sözü ve önerisi olanları dinlemeli ve onlar da dikkate almalıdır. Böylesi bir tavır, yapılan işin daha fazla kişi tarafından sahiplenilmesini sağlayacaktır.

Kitaplardan sonra bir başka konu da velilerin Lazcayı seçemleri için dilekçe ile başvurmalarını sağlamaktır. Bütün bunlar önemli. Ancak bütün bunlar Laz aydınlarının elele vermesiyle daha kolay ve çabuk yapılabilecek işlerden.

Şimdi bu “Lazca Seçmeli Dersleri” okullarda kimler verecek? Şu an şöyle bir düşünelim. Bugüne kadar devlet bu dilleri yok saymış, AKP Hükümeti de 2004’te, TRT yayınlarında değil, ancak bugün bugün Lazca’nın varlığını resmen kabul etmiş. Okul yok, kitap yok, yetişmiş eleman yok. Bu iş nasıl olacak. Bu konuda pratik bir çözüm üretilebilir. İlk akla gelen; bu konuda birkaç akademik yıldır Lazca öğretimi konusunda bir tecrübesi olan Boğaziçi Üniversitesinin ile Millî Eğitim Bakanlığı ile bir düzenleme yapmasıdır. Anadili Lazca olan İngilizce, Fransızca ve Almanca dersi öğretmenlerinden istekli olanlar bir program çerçevesinde bir aylık yoğun bir eğitim ve öğretimden sonra sertifikalarını da alarak pekâla sınıflarda“Lazca Seçmeli Dersleri” sınıflarda verebilirler. Bu söylediğim yabana atılmamalı. Üzerinde kafa yorulmalı.

Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmanın sıkıntılarını bu ülkede yıllardır çekiyoruz. Bu konu “Lazca Seçmeli Ders” konusuna da yansıyor. Sosyal medya üzerinden, konuyla ilgili veya ilgisiz birçok kişi birkaç cümlelik fikirlerini yazıyor; işi slogana boğuyor. Bu önemli gelişmeyi önemsizleştirmeye çalışıyor. Her fikir önemlidir. Ancak konuya ve geçmişine ilişkin bilgileri olmayanların klavye şovalyeliğiyle akıl vermeye çalışmaları kuşkusuz katkı değil moral bozucu bir faktördür.

Bugün Kürtçe, Çerkesçe, Abhazca ve Lazca okullarda artık seçmeli ders. Bu yeter, yetmez. Herkes fikrini beyan edebilir. Ancak bu fikir, bilgiye dayanmalıdr. Kürtçe’nin Kuzey Irak’ta özerk bir siyasî yapısı vardır. Üstelik 1970’lerin başlarından beri Kürtçe Irak’ta güvence altındaydılar. Daha Saddam zamanında bile kültürel hakları vardı. Kürtçe güvence altındalar. Çerkeslerin Rusya Federasyonu’na bağlı çeşitli Kuzey Kafkasya Cumhuriyetlerinde özerk yapıları vardır. Çerkesçe, buralarda güvence altındadır. Hem de Sovyet yönetiminden bu yana. Abhazca, Abhazya’nın resmî dili. Bugün pek çok ülke tarafından tanınmasa da Abhazya bir devlet. Abhazca, bu devletin güvencesi altında. Üstelik Abhazca da Çerkesçe gibi Sovyetler Birliği’nin ilk dönemlerinden beri güvence altında. Görüldüğü üzere Kürtçe, Çerkesçe, Abhazca yurt dışında siyasî yapılara sahipler ve şu veya bu şekilde güvence altındalar. Oralarda Radyo, televizyon yayınları var bu dillerde. Okullarda yeterli- yetersiz bu diller kullanılıyor. Gelelim Lazcaya! (İskender Tzitaşi önderliğinde kısa bir süre devam eden dar çerçeveli deneyimi dışarda tutarsak) Lazcanın bugüne kadar resmen tanınmışlığı yoktu. Kurumsal desteği yoktu. Hele hele, Lazcanın yurtdışında ne özerk cumhuriyeti ne de özerk bölgesi vardı.

Lazca ile Kürtçe, Çerkesçe ve Abhazca arasında, bu yukarıda belirttiğim fark konusunda bilgileri olmayanların “Lazcanın Seçmeli Ders” olmasına çeşitli bahanelerle karşı çıkıp önemsiz bir gelişmeymiş gibi göstermeleri, kendileri pek farkına varamasa da cahilliklerinin net bir ifadesidir. Bunların Hopalı Faik Efendi’den de İskender Tzitaşi’den de bihaber olmaları cehaletlerini daha da katmerlendiriyor. Sırf, ben de adımı duyurayım, mantığıyla bu “Lazca Seçmeli Ders” başarısını küçümseyenleri önce bu işlerin geçmişi ve verilen eserleri edinmeye, öğrenmeye, bilgilenmeye davet ediyorum.

Okullara “Seçmeli Lazca Ders” konulması, Hopalı Faik Efendi ve İskender Tzitaşi’nin başlattığı sürecin tekrar işlerlik kazandığının da tescilidir. Yirminci yüzyılın ilk yıllarında başlayan “Laz Rönesansı” kesintilere uğrasa da; Osman Topçuoğlu, Hasan Helimişi, Safiye Topçuoğlu, Şehzat Ayartepe, Fahri Kahraman, Yamakoğlu Yüksel Yılmaz, Mehmet Yavuz Türköz, M. Recai Özgün, Kazım Koyuncu, Nizamettin Alkumru, Abaşişi Nurdoğan Demir  gibi insanların ve adsız neferlerin omuzunda bu günlere kadar hiç etkisini kaybetmemiştir.

Okullarda “Seçmeli Lazca Ders” uygulaması, Laz aydınlarının ilk önemli zaferidir. Bu önemli başarıda ötesinden berisinden desteği olan herkese ayırım gözetmeden müteşekkiriz.

Ali İhsan Aksamaz, yusufbulut.com, 04.09.2013





Hiç yorum yok:

“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...