5 Ağustos 2019 Pazartesi

Güney Kafkasya ve Mergel-Lazlar'ın Kültürel Hakları













Güney Kafkasya ve Mergel-Lazlar'ın Kültürel Hakları





Sinte muoti goko, utole rek da?


(Eğer körsen, neden ışığa ihtiyaç duyuyorsun) Megrel Atasözü


Geçtiğimiz günlerde, Gürcüstan Cumhuriyeti’ndeki Megrel ve Svan dillerinin geleceklerine ilişkin olarak Mitteilungsblatt der Berliner Georgischen Gesellschaft (No. 22, 1993; No. 24, 1994)1 sayfalarında iki Alman Kartvelog olan Feurstein ve Böder arasında ortaya çıkan fikir ayrılığına, bir başkasının da karışması acaba uygun olur mu?

Bu makalede, Gürcüstan’ın, Rusya İmparatorluğu yönetiminde gubernialara ayrıldığı, 19. yüzyılın son çeyreğinden başlamak üzere; Bağımsız Menşevik Gürcüstan (1918-1921) dönemi; 1920-30’ların Sovyet Gürcüstan’ı dönemi; son-öncesi ve Sovyet Gürcüstan’ı sonranın cinnet atmosferinde Megrelce ve Svanca’ya yönelik politikalar üzerinde durulacaktır.

Elimdeki yazılı kaynaklar yalnızca İakop Gogebaşvili’nin yazıları (An Evil Desire in connection with Mingrelia of 1902; On the Question of Mingrelian Primary Schools of 1903; Secular Schools in Mingrelia of 1903; Nature’s Door of 1912. Bu yayınlar Gürcüce’dir) ve Tedo Jordania’nın iki denemesi (The Fight for the Georgian Language in the Years 1882-1910; Who defended the Georgian Language in Mingrelia’s Church Schools? İkisi bir arada, Kutaisi’de, 1913’te yayımlandı) olduğundan yukarıda belirtilen dört dönem öncesine ilişkin tartışmaların kapsamı açık değildir. Yukarıda belirtilen polemik yazılarından da anlaşılacağı gibi, Megrelya’da 1880’lerde ve tekrar 1890’larda, o zamana kadar Gürcüce olarak yürütülen kilise hizmetlerini değiştirmek için başarısız bir girişim olmuş, bu nedenle İncil, Megrelce’ye çevrilmiştir.2 1902’de, Megrelya’daki okullarda Gürcüce yerine Megrelce’yi eğitim dili olarak yaygınlaştırmaya yönelik bir de çalışma olmuştur.

Gogebaşvili’nin ilk makalesi, Megrelya ve Svanetya’daki dil öğretiminin “bazı yerel diyalektlerde” değil “anadille” olması yönündedir. Buradan anlıyoruz ki, Gogebaşvili’ye göre; Megrelce ve Svanca diyalekttir, buna göre de; Megrel ve Svanlar’ın anadili Gürcüce olmalıdır. Bu yaklaşımı Gogebaşvili’nin kendi yazdıklarından aktaralım: “Çok iyi bilindiği gibi, Yerel olarak kullanılan kabilesel diyalektlerin yanı sıra, her ırk, bu ırkın her parçası için ortak bir hazineyi ifade eden ve anadil olarak adlandırılan esas bir dile sahiptir. Bütün okullarda eğitim anadille verilir ve “yerel çocukların” iyi anlamadıkları yaygın kelimeleri ifade etmek ve tanımlamak için yerel diyalektleri kullanırlar. Böylesi zekice bir uygulama, ırkımızın Hıristiyanlığı kabul ettiği ve kendisi için okullar açtığı zamandan beri Gürcüstan’ımızda mevcut oldu. 4. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar bütün okullarımızda, Karadeniz’den Dağıstan sınırlarına kadar, sadece yaygın anadilde yazılmış olan kitaplar kullanıldı. Yerel olarak anlaşılmayan kelime ve deyimleri açıklamak amacıyla, öğretmenler açıklamalarda yerel terim ve deyimleri kullanacaklardı. Örneğin, Megrelya ve Svanetya’da, öğrenmeyle birlikte, ‘anadili’ tamamıyla anlamayı da yaygınlaştıracaklardır... (...) Ama şeytan uyumuyor. Karadeniz’in sahillerini bölmek, parçalamak ve Batı Gürcüstanlıların gerçek anavatanını zayıflatmak için bir özlem besliyor. Ve araçları da çok geçmeden buldu: Megrelya ve Svanetya’nın ortak topraklardan, ortak vatanlarından ayrılması.” (C. II, s. 358-359)

Gogebaşvili’nin ikinci makalesinden de şu görüşlerini alıyoruz: “Hıristiyanlığı, Doğulu Gürcülerden üç yüz yıl daha önce kabul eden Megreller, İsa Mesih’i yücelttiler ve ibadetlerini esas dilleri Gürcüce’yle yerine getirdiler, bunu tamamiyle kendi iradeleri ve sosyal içgüdülerinin gereği olarak yaptılar... Kendi “yerel diyalektlerini evde konuşurken, başlangıcından beri Gürcü alfabesinin kendi alfabeleri olduğunu kabul ettiler ve Gürcüce’yi de kendilerinin edebiyat dili addettiler.” (s. 460-461)

Bu görüşler inandırıcı mı? Olmadıklarını düşünüyorum.

Gürcüler, Megreller ve biraz daha uzaktan Svanlar arasındaki genetik bağ konusunda herhangi bir tartışma bulunmamaktadır. Eğer Gogebaşvili’nin mantığı, eleştirilmeksizin kabul edilirse “anadilleri” olarak Gürcüce varken, Megreller ve Svanlar’ın kendilerine has başka diller geliştirdikleri sonucuna varılacaktır. Böylesi bir durum, açıkça bir anlamsızlıktır. Eğitim hakkında, Gürcüstan coğrafyasındaki her çocuğun, Hıristiyanlığın kabulünden bu yana, son 17 yüzyıldır, Gürcü alfabesiyle, Gürcüce eğitim gördüğünü ciddi olarak kabul etmemiz gerektiği mi kastediliyor; Gürcü, Megrel ve Svan çocuklarına bu süre boyunca kesintisiz Gürcüce bir eğitim mi verildi? Geçmişi 17 yüzyıla dayanan, böyle bir eğitime sahip bir ülkeyi yeryüzünde bulmak mümkün mü? 1913’te bile, bütün Gürcüstan’da sadece 733 ilkokul ve 34 ortaokul bulunuyordu ki, bu okullar da okul yaşındaki çocukların sadece üçte birine cevap verebiliyordu. Ancak Sovyetler’in uygulamasıyla (1920’lerden itibaren) okul yaşındaki bütün çocuklar ilkokul eğitimi imkânına kavuşabildiler. Sovyet sistemine geçildiğinde, okul yaşını geçmiş olan bir Megrel bayan tanıdım, 1980’lerde öldüğünde hâlâ okur-yazar değildi. Sıradan Megrel ve Svanlara Gürcü dilini 4. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar öğreten(!) okullar acaba neredeydi?

Megrelya ve Svanetya’daki Ortodoks Kiliselerde, ibadet dili olarak (eski!) Gürcüce’nin kullanıldığına karar verebilir miyiz? Gürcüce’nin Megrellerin ve Svanların “anadili” olduğuna ilişkin iddia Abhazlarla ilgili olarak da ileri sürüldü. Yalnızca bu halkların Gürcüce’yi bildikleri değil, kendilerini Gürcü olarak tanımladıkları da iddia edildi. Böylesi bir iddia, herkesin kolayca görebileceği bir saçmalıktır.

17. yüzyılda yazan Don Giusuppe Giudice, açıkça şu doğru karşılaştırmayı yapmıştı: “Megreller Ortodoks Hıristiyandırlar ve Grek ibadet tarzını korumaktadırlar. Megrel dili ayrı bir dil özelliği taşımasına ve diğerlerinden farklı olmasına rağmen hâlâ kutsal ve sekular kitapları Gürcüce’dir ve ibadetlerini de, aynen Avrupalıların Latince’yi Kilise dili olarak kullandıkları örneğinde olduğu gibi, Gürcüce olarak yürütmektedirler...” (Letters about Georgia, 17. yüzyıl, 1964’te yayımlanan Gürcüce text, s. 92-93)

Doğal olarak, Ortaçağ Avrupa’sı Latince’yi kilisede kullandığından, Latince yazılar kiliselerin renkli camlarını süsledi ve önde gelen rahipler Latince konuştu. Bu durum, ilgili devletlerin Roma devletleri olduklarını veya Latince’nin din adamlarının anadili olduğu anlamına gelir mi? Aynı şekilde, o dönemde eğitim görmemiş geniş köylü yığınlarının Latince’yi bildikleri iddia edilebilir mi? Benzer paralel bir durum da, Megrelya ve Svanetya’daki geniş yığınların Gürcüce’yi bilmedikleri şeklindeydi.

Gogebaşvili, 18. yüzyılda Gürcüce’nin Megreller arasında yaygınlaştığına dair deliller bulunduğunu iddia ediyordu. Şunları yazmış: “Örneğin; 18. yüzyılın başında Megrelya’yı gezen Fransız seyyah Chardin’e göre; Megrelya’da yaşayan ve vaaz veren Katolik misyonerler, Megrelce diyalektini öğrendikten sonra, kolayca Gürcüce’yi de anlamaya başlamıştır. Aynı Chardin, misyonerlerin bilgilerine dayanarak, bütün Megreller’in Gürcüce’yi iyi anladıklarını ve özgürce kullandıklarnı yazmaktadır.” (s. 463)

Gogebaşvili’nin aktardığı iddiaları bulmaya muvaffak olmadım(!) Bununla beraber, Chardin’in günümüzün tespitlerine çok benzer gözlemleriyle karşılaştım. Chardin şöyle yazmış: “... (Megrelya’da) papaz olarak atanmak için eğitim görmeye gerek yoktur, bütün hayatınız boyunca tekrar ettiğiniz ibadetle ilgili nasıl okuyacağınızı ve öğreneceğinizi bilmeniz yeterlidir.” (s. 143) En önemli olan nokta ise: “Kilise hizmetleri, bizim köylü yığınları için Latince’nin anlaşılmasındaki zorluk gibi, Megrel din adamlarının anlamakta zorluk çektiği Gürcü dilinde yürütülür.” (s. 159)

Megrelya’daki din adamları bile Gürcüce’yi anlamakta zorlanıyorsa, geniş Megrel köylü yığınlarının Gürcüce’yi bilmeleri beklenebilir miydi? Megrel köylüleri, gittikleri kiliselerde Gürcüce yürütülen hizmetleri anlamıyorsa, ismen mevcut olan dinlerinin kavramlarını anlamada başarılı olmadıkları beklenmeyen bir durum değildir. Diğer kaynaklar da, bu konuda aynı durumu gözler önüne sermektedir. Johanne de Galonifontibus’un 1404 yılındaki seyahat günlüğünü okuyalım: “Gürcüstan yönünde, Abhazlar’ın doğusunda Megrelya isimli bir ülke bulunur... Kendi dilleri vardır.” (L. Tardy ‘The Caucasian Peoples and their Neighbours in 1404’in Acta Orientalia Academiae Scientiarum Hung. Tomus XXXII,(1), 83-111). Kraliyet coğrafya ve tarihçisi Prens Vakhusht (1696-1756), Megrelya (Odişi)’nin linguistik durumundan bahsederek şöyle diyor (aktaran: Besarion Jorbenadze, The Kartvelian Languages and Dialects, 1991): “Asiller Gürcüce konuşur, ancak onların ev dili (Megrelce kastediliyor) vardır.” (s. 11-12) Eğer Vakhusht, Megrel asillerin Gürcüce konuştuğunu belirtmenin gerekli olduğunu düşündüyse, bu ifade geniş Megrel yığınlarının Gürcüce bilmediği anlamına gelir.

Rusya’nın Transkafkasya’da ayak basabileceği ilk toprağı (yarı) gönüllü olarak vermiş olan Hıristiyan ülkeye (Gürcüstan’a) cömert davrandığını söylemek zordur. 19. yüzyılın tamamına yakın bir süre Gürcü dil ve kültürü baskı altına alındı, Rusça resmî dil oldu ve Gürcü Kilisesi’nin bağımsızlığı 1811’de gayrıresmî olarak ortadan kaldırıldı. Ülke birbirinden ayrı gubernialarla yönetildiği için bütün Rusya İmparatorluğu içinde birleşik bir Gürcü devleti bulunmuyordu.

Eğitimci Gogebaşvili, 1879’da ‘Gürcüler Arasında Okur-yazarlığı Yaygınlaştırma Cemiyeti’ni kurdu. Megreller ve Svanlar bir tarafa, Gürcüler’in büyük çoğunluğu okur-yazar olmadığından böyle bir cemiyete ihtiyaç duyulmuştu.

1920’lerde Sovyetler, yazılı olmayan bir çok dilin alfabesini oluşturduklarında, kişinin okuma-yazmayı kendi anadili yoluyla en iyi öğrenebileceği noktasından hareket etmişlerdi. Megrel dilinin de yazılı hale getirilmesine yönelik çalışmalar; geniş Megrel kitlesinin Gürcüce bilmediği gözleminin muhtemel sonucuydu.

Ancak büyük bir çabayla halk hikâyeleri ve şarkılarını derleyerek, yayımlayarak ve bilinmeyen dilleri araştıran ve onların gramer kitaplarını yazarak Kafkasya kültürlerini etkili olarak çalışmaya başlayan, genellikle Rus, akademisyenleri Divide et impera devlet politikasından bir şekilde motive oldukları savıyla suçlayacak geçerli bir neden görmüyorum.
1899’da yayımlanan 100 sayfalık Mingrel’skaja Azbuka3 bile, Megreller’i Gürcüler’den ayırmanın bir sonucu değildir. Megreller’in, Gürcüce’den oldukça farklı bir dilleri vardır; açıklama olmaksızın (okulda veya günlük hayatta) Gürcüce’yi anlamazlar. Kiril alfabesi, Megreller’in hem Megrelce’yi öğrenmelerini, hem de Rusça’yı öğrenme yolunu açacaktı. 1899’daki bu Megrel alfabesi Kiril alfabesine dayanıyordu. Bu Megrel alfabesinin editörü şunları yazıyordu: “Mingrel’skaja Azbuka, Megrel çocuklarının Rus diliyle okuyup yazmalarını özümsemelerini kolaylaştırmak amacıyla yayımlanmaktadır.”

Burada, Gogebaşvili ve Jordania’nın neden Megrelce’nin Gürcüce’nin bir diyalekti olduğu açık yalanına başvurduklarına ilişkin ipucu bulabileceğimizden, 1902’de böyle bir yakıcı reaksiyona neden olan eğitim reformu fiili önerilerini gözden geçirmek gerekiyor. Gogebaşvili, 1912 yılında Nature’’s Door’da, Megreller’in hepsinin iyi Gürcüce bildikleri konusunda israr etmesine rağmen, Megrelce’nin Gürcüce’nin diyalekti olduğu saçmalığını tekrar etmez. Gogebaşvili şunları yazıyor: “Megreller, sadece dil bakımından bir dereceye kadar ayrıdırlar, ancak Megrelce de, Gürcüce’nin kan kardeşidir. Bundan başka, hemen hemen bütün Megreller Gürcüce konuşmayı iyi bilirler ve Gürcüce’yi çok severler.” (s. 497)

Kiril alfabesine dayalı Megrel alfabesi Mingrel’skaja Azbuka’ya karşı çıkan Gogebaşvili, bu konuda şunları yazıyordu: “Her alfabe, dinî ve sekular edebiyata bir anahtar işlevi gördüğü zaman bir mantığı ve anlamı vardır. Diğer durumda bir alfabenin yaratılması ve öğrenilmesi sonuçsuz zaman kaybıdır. Yaşamda yazarak ve edebiyat oluşturmada kullanılmayan veya kütüphanelerde destek bulamayacak bu çeşit bir alfabeyi okullarda öğrenmek bir veya iki yıl sonra bellekten uçup gider. Bir başka deyişle, alfabe anahtardır, ama edebiyat kilittir. Eğer kilit yoksa, anahtarın işlevi nedir?” (s. 465)

Aşağıdaki yorumla ortaya çıkan durumu dikkate alalım: “Sadece materyal ve materyal ilişkilerini ifade etmenin mümkün olduğu gelişmemiş Megrel diliyle kutsal akideyi öğretme, Megrelya halkı tarafından dinlerine hürmetsizlik ve dinî duyguların suistimali olduğu düşünülür.” (s. 68)

Megrelce’nin, kavramların ifade edilmesine uygun bir araç olmayan gelişmemiş bir diyalekt olarak sunuluyor Gogebaşvili tarafından. Şüphesiz, Gogebaşvili’nin bu yazdıklarının çoğunu okuyan Gürcü Stalin’in şekillenme yıllarında nasıl etkilendiğini ileride göreceğiz: yazılı bir edebiyata sahip olmak bir kültürü ifade eder, yazılı edebiyat yoksa kültürden de söz edilemez! Sözlü bir edebiyatın ciddiye alınmadığı görülüyor ve bir etnik grubun alfabesi olmadan nasıl yazılı bir edebiyata geçeceği konusu ise geçiştiriliyor.

Gürcüstan, Rusya İmparatorluğu’nun yönetsel bölgelerine ayrıldığında Tiflis’teki yetkililer (belki Kutaisi’dekileri de eklemeliyiz) Megrelce ve Svanca’nın yazılı hale gelmesini engelleyici bir yetkide olmasalardı Tiflis, 1918’de Menşevik Gürcüstan Hükümeti’ni kontrolü altına aldığında elbette Megrelce ve Svanca’nın yazılı hale gelmesi konusunda adımlar atılmak zorunda kalınacaktı. 1914’te, St. Petersburg’da, yarı İskoç, yarı Gürcü Nikolai Marr tarafından planlanan filoloji araştırma programının bir sonucu olarak Megrelce’nin zamanının en mükemmel Kafkas dili olarak tanımlandığı İ. Kipşidze’nin etkileyici Grammatika Mingrel’skogo (İverskogo) Jazyka s Xrestomateju i Slovarem adlı kitabını dikkate almalıyız. Diğer bir Gürcü bilimadamı olan Sn. Beridze, Marr’ın isteğiyle alan çalışması yapmak üzere 1919’da Megrelya’ya gönderildi, Megruli Ena (Megrel Dili) kitabı bu çalışmasının bir sonucudur. 1920’de, kitabının ilk bölümünün ilk kısmı, elyazması(?) hakkıyla Tiflis’te yayımlandı. Kitabın önsözü, günümüz konusuyla da oldukça ilgili bazı gözlemleri içerir.

“Poti ve Yeni Senaki’de kurulan ve Megrelce Mapalu4 adını alan kültürel grup, atasözleri, şarkılar derleyerek; Gürcüstan’ın bu köşesinde etnografik çalışmalar; bu dille ilgili yayınlar yaparak, dilbilimciler için linguistik ve etnografik materyalleri kullanılır hale getirerek Megrelya ve Megrelce’yle ilgili çalışmaları amaçladı.

“Okuyucu, o tarihte basından ve toplumdan çıkan gürültüyü gazetelerde görecektir. (Bkz.: saxelme’ipo sakme No. 540; ertoba 27. VII. 1919; salik’lde 30. VII, No. 54, No. 55; pi’it’alo k’lde No. 1, 1. VI; sakartvelo No. 133,188 2.IX; No. 193, 7.IX, vb.)

“Bazıları, bu kültürel grubun çalışmalarında “bölücülük” keşfetti ve onları “ihanetlerinden” dolayı itham etti, diğerleri çocukların ve gençlerin” çürümesini.

“Gerçekte kızgınlık için bir neden yoktu. Bu kültürel grubun kesinlikle ne politik amacı vardı, ne de olmuştur, üyelerin (öğretmenler ve öğrenciler) kültürel amaçla biraraya geldiklerine bölgedeki seyahatim sırasında ikna oldum.” (s. 7-8)

9. sayfanın sonlarında Beridze şöyle devam ediyor: “Aklıma gelmişken, basındaki büyük öfkenin nedeni, M.K.’va adlı öğrencinin İ. Meunargia’nın 18 Mayıs’ta Tsaişi’deki cenaze töreninde Megrelce yaptığı konuşmaydı. (saxelme’ipo gazete No. 540; cevap: sakartvelo No. 134)

“Konuşmacının suçu, belki de, gerçekte konuşmasının oldukça duru bir Megrelce’yle yapılmasıydı.”

Megrelce kültürel çalışmaların, “bölücülük” anlamına geldiğine ilişkin bazılarının nasıl mantıksız sonuçlara yol açan saldırılarda bulunduklarını vurgulayan Beridze şöyle devam ediyor: “Bazıları, bu bilimsel çalışmaları “bölücülük vaazı” olarak niteledi. Samurzaqone’dakinin yanısıra Senaki ve Zugdidi bölgelerinde de durum böyleydi.”

1926’daki Sovyet nüfus sayımında 242.990 kişi Megrel, 13.218 kişi de Svan olarak kayıtlara geçmişti (Wixman, Language Aspects of Ethnic Patterns and Processes in the North Caucasus, University of Chicago Press, 1980). Günümüzde ise, Megreller’in ve Svanlar’ın veya onların dillerini birinci veya ikinci dil olarak konuşanların sayıları ile ilgili veri bulunmamaktadır. Megreller ve Svanlar 1930’lardan başlamak üzere nüfus kayıtlarına “Gürcü” olarak geçirildiler.

1920’li yılların başlarında, Megrelce’nin Sovyetler Birliği’nde yeni yazıya geçecek diller arasında yer alıp almayacağı konusunda bir tartışma olmuştur. Daha önce yazılı olmayan diller için alfabeler oluşturulmuş ve böylece yazılı edebiyatları olan diller statüsüne geçiş süreci başlamıştır. Bildiğimiz gibi, Gürcüstan içinde konuşulan Abhazca, Kafkasya’da ve ötesindeki diğer diller o yıllarda yazılı hale getirildi. Megrelya ve Megrelce’yle ilgili çalışmalar da Megrel Bolşevik lider İsak Zhvania tarafından desteklendi. Bu konuda ağır bir itham (Gürcüce) Literary Georgia’da, 3 Kasım 1989’da yayımlandı. Bu makaleyi yazan kişi, o zamanın önde gelen radikali, Abaşalı Megrel Zviad Gamsaxurdia’dan başkası değildi.

1902-1903 yıllarında Megrelya’daki okullarda Megrelce’nin eğitim dili haline getirilmesi çalışmalarına ilişkin Z. Gamsaxurdia şu satırları yazıyor: “Yukarıda belirtilen Gürcü milliyetçilerinden gelen böyle bir yaklaşımı, İ. Zhvania, Leninist Komünist Parti’ye uygun olmayan, feodal bir yaklaşım olarak adlandırıyor.

Megrel duyusu, en düşük köylü katmanı anlamına geldiğinden Megrelya’daki aristokrasi kendilerini Megrel saymazlardı: “Bütün ayrıcalıklı tabaka (aristokrasi, din adamları, aydınlar) kendilerini Gürcü olarak gördüler. “Bu nedenle, Zhvania’nın sözleriyle, Transkafkasya Sovyet Yönetsel Komitesi’ne göre; kültürel olarak üst sınıfı Gürcüleşmiş, çoğunluğuna rağmen kültürsüz kesim, kültürlü kesimi izlemek zorundaydı ve Gürcüler’e asimile edilmeleri gerekiyordu. Bu durum, Zhvania’nın söylemesine rağmen, Lenin ve Stalin’in görüşü değildi. İ. Zhvania şöyle devam ediyor: “Dzhavakhişvili, Akhvlediani, Beridze ve diğer profların kişiliklerinde Gürcüstan’ın medeni dünyası Megrelya, Gürcü kültürü daha ileri bir kültür olduğundan tarihin perspektifine bırakılmalıydı.”

“Kültürden nefret eden, kaba Marksist İ. Zhvania, bu görüşle hemfikir değildir. Onun için kültür, bir çeşit gelişme, kırsal kesimin sosyalist transformasyonunda bir engeldir, bu nedenle o, Megrelya’nın kültürsüz karanlık bataklığında kalmasını tercih eder, Gürcüleşmemesini ister; köylülerin sazdan yerleşimlerinin karanlığını, Dadyan’ların saray kültürünü tercih eder, çünkü bu durum kendisinin, Megreller’i ayrı bir ulus olarak deklere etmesine yönelik karanlık projelerine yardımcı olur.

“Daha sonra, burjuva-şovenist profların etkisi altında, Eğitim Bakanlığı’nın, 1921’de okullardan Megrelce eğitimi kaldırdığını, böylece Lenin ve Stalin’in doktrininden sapıldığı düşüncesiyle feryat eder.

“Ağustos 1925’te ‘Megrel Sorunu’ tekrar ortaya çıktı. Gürcüstan Komünist Partisi Merkez Komitesi Presidyumu’nda yapılan özel bir toplantı sonucunda özel bir komisyon atandı. Ancak, İ. Zhvania’nın anlatımıyla aynı yıl, yıllardır Tiflis’te oturan, uzunca bir süredir Megrelya ve Megrel köylüsüyle hiçbir bağlantısı olmayan, diğer yandan yüzlerce yıldır Megrel köylüsünün kanını emen, reaksiyoner, aristokrat, sözde Megrel aydınlarından gelen bir isyan vardı. İ. Zhvania’nın deyişiyle, Gürcü faşistleri Kotsia (Konstantin Gamsaxurdia), Jordania, Tedo Saxokia ve diğerleri, Merkez Komitesi Megrelce’yle ilgili karar almadan önce, Tiflis’teki Rustaveli Tiyatrosu’nda toplandı. Bu kara aristokrat koro, Megrelce sorununu bölünmenin ve Gürcüstan’dan kopuşun habercisi olarak niteler. Tiflis’teki yurttaşların huzurunda, Megrelya’nın özerkliğiyle ilgili olarak seslerini yükseltmeye cesaret edenlere karşı siyasal ve moral bir terör alenen ilan edildi.

“Daha sonra, İ. Zhvanin şöyle devam eder: “Yukarıda adları anılan faşistler, okullar, adalet sarayları, gazeteler ve Sovyet köylerindeki işlerini kendi anadilinde yürütmek isteyen Megrel işçi sınıfını şimdiye kadar gerici ilân ettiler ve bu öneriyi destekleyen parti üyesi köylülerin partiden ihraç edilmeleri yönünde tavır koydular. Bu görüş, Gürcü Bolşevik tefsirciler tarafından desteklendi. Bunlar’dan biri, Zhvania’ya göre; Megrel ayrılıkçılığına büyük zarar veren A. Ghambaraşvili’ydi.”

1920’lerde açıkça sıcak bir tartışma vardı. Eğer Gamsaxurdia, İ. Zhvania’nın söylediklerini doğru aktarıyorsa (Gamsaxurdia, bu iddianın geçerliliğine itiraz etmiyor) Megrelya’da alt sınıflar arasında Megrelce’nin işlevinin genişletilmesine ilişkin hâlâ genel bir hareket vardı.

Megrelya özerkliğinin konuşulmasının, aynı şekilde yayılıp yayılmadığı veya bunun yalnızca İ. Zhvania ve diğer Megrel sözcüleri tarafından politik ihtiraslarının pekiştirilmesine yönelik bir araç olarak mı önerildiği bilinmiyor. Ancak Zhvania’nın Marksist terminolojiyle yaptığı konuşmaları inceleyerek mantığa uygun bir önermenin ortaya atıldığı konusundaki fikrimiz doğrulanmaktadır. Yani; Megrel köylü kitlesinin en iyi çıkarının ne olduğunu kim biliyordu? Megrel köylülerinin kendileri mi, büyük ölçüde Tiflis’te yaşayan ve 1902 ve 1919’daki gibi “bölücülük hayaletini” hemen icat eden, Gürcüce eğitim görmüş, Gürcüleşmiş Megrel eliti mi? Çoğunun 20. yüzyılın en büyük Gürcü yazarı olarak nitelendiği, Zviad’ın babası Konstantin Gamsaxurdia bile, 1920’lerde Megrelce olarak yayımlanan “Red Ray” isimli broşüre karşı aşağıdaki hiperbolik satırları yazdı: “Gürcü diline yönelik böyle bir anti-Gürcü olay, Gürcüstan’da uzun yıllardır ortaya çıkmamıştır... Romanov Rusya’sının karanlık eli, Gürcü dili ve ulusunun sınırlarını daraltmak ve Gürcü kültürünü ebedi geriliğe göndermeye koyuldu.”

Tiflis ve Moskova’daki Parti en yüksek kademesinde tam olarak hangi tartışmanın olduğunu, bu Megrel sorunuyla bağlantılı kimin ne söylediğini keşfetmek hayret verici olurdu. Özellikle de, Stalin’in bu konudaki görüşlerini keşfetmek hayret verici olurdu. Stalin’in, 1913 Marksizm ve Ulusal Sorun adlı kitabından, yazılı edebiyatları olmayan ilkel kültürlü olarak olarak adlandırılan halkların, yazıları olan ve kültürlüler tarafından asimile edilmeleri gerektiğine ilişkin bir eğilimde olduğunu öğreniyoruz. (İngilizce çeviri s. 48-49, Martin Lawrence Ltd.)

Sonuç gayet açıktır. Ne Megrelya’nın özerkliği gerçekleşti, ne de Megrelce eğitim statüsü verildi. Ancak ilginç bir şekilde, yazı diline ilişkin bazı adımlar atıldı. 1 Mart 1930’da, 1932’den itibaren Megrelce günlük olarak yayımlanacak olan Kazakişi Gazeti (Köylü’nün Gazetesi) yayın hayatına başladı. Kazakişi Gazeti, hiç Gürcüce bilmeyen veya çok az Gürcüce bilen Megrelya köylüsüne yeni ideoloji ve sosyal gelişmeler hakkında bilgi vermek amacıyla yayıma başlamıştı.

Geçen yüzyılın sonlarında, iddia edildiği gibi, bütün Megreller Gürcüce bilmiş olsalardı, 1930’larda Parti Yerel Komitesi’nin yayın organı olan böyle bir gazeteye gerek kalmayacaktı. Kazakişi Gazeti, 1 Ocak 1936 tarihine kadar tamamı Megrelce olarak yayımlandı. Ancak bu tarihten sonra adı değiştirildi, Komunari oldu ve yarı-Megrelce, yarı-Gürcüce olarak yayın hayatına devam etti. Komunari, 22 Temmuz 1938 tarihine kadar yayın hayatına devam etti. Bu tarihte Komunari adı da değiştirildi ve tamamen Gürcüce olarak yayımlanmaya başladı, Mebrjoli (Gürcüce Savaşçı) adını aldı. Bu dönemde birtakım Megrelce kitaplar da yayımlandı. Unutulmamalıdır ki, yayımlanan bu kitaplar sıradan Megreller için hazırlanmıştı.

1931’den başlamak üzere, önde gelen Megrel politikacı İ. Zhvania değil, Abhazya/Soxumi, Merxeuli doğumlu bir diğer Megrel olan Lavrenti Beria idi. Beria, Megrel dili, kültürü ve politik hakları için çok çaba harcayan İ. Zhvania’nın yolundan gitmedi. Beria döneminde, daha önce Megrel diliyle ilgili elde edilen başarılar tamamen kaybolup gitti. 1941’de Megrel etnograf Sergi Makalatia, “Megrelya’nın Tarih ve Etnografyası” adlı eserini yayımladı. Etnografya bölümünün 180-181. sayfalarında şunlar yazıyordu: “Çok iyi bilindiği gibi Megrelce, Kartveleli dil ailesine ait bir dildir ve Megreller’in ana ve edebiyat dilleri, Megrelya’nın sosyo-kültürel ilerlemesini kolaylaştırmış olan Gürcüce’dir. “Dilsiz” metodun meşhur yazarı olan Levitski’nin de aralarında bulunduğu otokrat Rusya’nın ajanları, Megrelya’da Gürcüce’ye karşı savaş açtılar ve Megrelya’daki okullardan Gürcüce’nin kaldırılması çabasına giriştiler. Megreller’in Gürcü olmadıklarını ve Megreller’in kendilerine ait dilleri olduğunu iddia ediyorlardı. Levitski ve grubu, Megrelleri Ruslaştırmak amacıyla, Megrellerin alfabelerini oluşturmaya ve kitleleri Megrelce’den Rusça’ya yöneltmeye çalıştı. Bu Ruslaştırma politikaları, açıkça Megrelya’daki Gürcüce öğretim ve eğitimi büyük ölçüde engelledi. Megreller Gürcüce’yi unutmaya başladı. Megrel aydınların, Gürcü kültürüyle bağları koptu ve dejenere olmaya yöneldiler. Ama Büyük Ekim Devrimi, Çarlık ajanlarının şeytanî niyetlerini engelledi ve bugün Megrellere “ana dilleri olan Gürcüce” öğrenme ve eğitim hakkı tamamıyla serbest bir biçimde verilir.”

Açık bir şekilde Makalatia da, Jordania, Saxokia, Konstantin Gamsaxurdia ve Zviad Gamsaxurdia ile birlikte, Megrelya’da sadece Gürcü dil ve kültürünü savunmak amacıyla yetiştirilen bir Megrel olarak sayılmalıdır. Ne yazık ki, Makalatia, oldukça yanlış bir durum ortaya koymaktadır. Yukarıdaki bu aktarma bir mantıksızlıkla başlıyor. Eğer Megrelce bir dilse, (Makalatia en azından bunu kabul ediyor), kimin dili olabilir? Megrellerin anadili Gürcüce’yse!

1930’lu yılların sonlarında, Megrel çocuklarının okula başlamadan önce Gürcüce’yi anlayabildiklerine gerçekten inanmamız mı isteniyor? Günümüzde bile, Megrel çocuklarının Gürcüce’yi bilmediklerine ilişkin delilleri aşağıda ispatlayacağız. Komünizm, Megrelce’nin yazılı hale gelmesini engellediği için bir kurtarıcı olarak ilân ediliyor. Halbuki aynı komünist rejim yönetimi altında yayımlanan Megrelce yayınlardan hiç bahsedilmiyor.

Enwall,* 1992’deki çalışmasının 283-284. sayfalarında can alıcı bir gözlemi ortaya koyuyor: 1930’lu yılların başında yayımlanan Megrelce kitapların amacı, bu kitapların Megreller arasında kullanımını sağlamaktı. 1930’lardan sonra yayımlanan Megrelce yayınlar ise, Megreller’in kullanımından çok, akademik olarak dilbilimci veya etnografların kullanımı için hazırlanmıştır.

Bütün Gürcüstan’ın, Şota Rustaveli’nin doğumunun 800. yıldönümü ile ilgili uluslararası bir kutlamaya evsahipliği yapmaya hazırlandığı 1966 yılında, ulusal epik olan, Şato Rustaveli’nin Kaplan Postlu Şövalye’sinin Kaka Zhvania tarafından yapılan Megrelce çevirisinin resmî yayımının neden reddedildiği konusuna Böder açıklama getiremiyor. Normal şartlar altında, bu kitabın yeni çevrisinin büyük bir övgüyle tüm Gürcü basınında duyurulması gerekirdi. Yıllarını bu kitabın çevirisine vermiş olan Zhvania’ya masraflarını kendisinin karşılayarak teksirle çoğaltma yapmaktan başka bir alternatif kalmamıştı (bendeki kopya 1983 tarihlidir).

Bu çevirinin yeni bir versiyonu (Zhvania’nın ölümünden sonra), artık resmî sansür memurunun onayı gerekmediğinden, Tiflis’te özel bir kooperatif tarafından ustalıkla yayımlandı. Gedevan Şanava’nın diğer Megrelce çevirisi 1991’de, Soxumi’de ancak Abhaz yetkililerin izniyle yayımlandı.

1987’de, Tiflis’te Şerozia ve Çukhua ile beraber Megrelce tekstleri okurken, Dilbilimler Enstitüsü’nde kullanılmayan bir odada oturuyordum. Odada masa ve sandalyelerden başka tek göze çarpan şeyin, Megrelce sözlük çalışmasına ait verileri içeren kartlar koleksiyonu olduğunu görünce dehşete düştüm. Birbirine bağlanmış kartlar, hiçbir koruma önlemi alınmaksızın yerlerde sürünüyordu.

Sanırım, hiç kimse bu çok değerli kolleksiyon üzerinde çalışmamıştı (çalışmıyor?). Tiflis’teki dilbilimciler açıkça, Megrelce sözlüğün hazırlanmasına önem vermediklerinden Martvili yerel müzesi müdürü Givi Eliava’nın bu yöndeki kişisel gayretlerine sağlam bir desteğin verileceği beklenirdi. 1975’te, Givi Elieva, Megrelce-Gürcüce sözlük çalışmasına başladığında amacı, bu sözlüğün, sıradan Megreller tarafından kullanımı sağlamaktı. Megrelce sözlük hem Martvili, hem de Zugdidi diyalektleriyle hazırlanacaktı. Ancak Akaki Şanidze ve Korneli Danelia buna itiraz ettiler. Böylece sözlük Zugdidi diyalektiyle sınırlandı ve yalnızca dilbilimcilerin kullanımı amaçlandı. Bu girişim 1975’te başladı ve hâlâ gün ışığına çıkacağı zamanı bekliyor.

Pan-Gürcü doktrinin Batılı destekçileri, Megreller’in (ve Svanların) kendilerini “Gürcü” olarak tanımlamaktan oldukça mutlu olduklarını söylediklerinde, bu “Gürcü kimliğinin” Kartveleli halklarına 1930’lardan sonra empoze edildiği şartları tamamıyla gözardı ediyorlar. Bu münasebetle, Türkiye’de yaşayan dördüncü Kartveleli halk olan Lazların, yapay olarak Gürcüstan’da 1930’lardan itibaren empoze eden etnik sınıflandırmanın etkisinden uzak kalabildiği vurgunlanmalıdır. Kendilerine Laz,* Gürcüce konuşan komşularına, doğru olduğu şekilde, Gürcü derler.

Yukarıda, 1926 Sovyet nüfus sayımlarında Megreller’in ve Svanlar’ın tamamen özgür bir biçimde kendileri Megrel veya Svan olarak kaydettirdiklerini gördük. 1926’dan sonraki Sovyet nüfus sayımlarında bu hakları ellerinden alındı. Bir süre benim de bilgisine başvurduğum, bir Megrel 1930’da doğmuş ve o yıl nüfus kayıtlarına “Gürcü” olarak kaydedilmişti. Halbuki 1920’lerin sonunda doğan ağabeyi nüfus kayıtlarına Megrel olarak geçirilmişti.

Megreller ve Svanlar 1900’lerden beri Gürcüce eğitim almışlar ve o zamandan beri “Gürcü” oldukları beyinlerine kazınmıştır. Stalin’in gaddar yönetimi (1930-1953) ve Stalinist sistem (1953-1991) altında kendinizi “Gürcü” olarak kabullenmekten başka bir alternatifiniz olmadığında, size Gürcüce olarak: Tkven romeli brjandebit-Kartveli tu Megreli? (Hangisinin Gürcü mü, Megrel mi?) diye sorulduğunda, altmış yıldır cevap, telkin edildiği şekildedir: “Kartveli var” (Gürcü’yüm). Megrelce konuşan birisi tarafından, aynı soruyu aynı kişiye Megrelce sormam önerildi. Tkva namu zojun-Kortu vari Margali? Cevap bu kez, kesinlikle farklı geliyor: Margali vorek (Ben bir Megrelim).

1989-1990 yıllarında, Megrel dili ve kültürünün tanınması için genel bir çağrı yaparak, açıklamalarını yüksek sesle konuşmayı seçen üç Megrel aydının mücadelesini gördük: Bayan T. Bokuchava-Gagulia (haftalık Literary Georgia’da, 28 Nisan 1989); Vano Dgebuadze (haftada iki kez yayımlanan Bzep’da, 16 Eylül 1989) ve Nugzar Dzhodzhua (Bzep’da, 4 Temmuz 1989 ve aylık Edinenie’de Temmuz 1990). Bay Dgebuadze, çalışkan bir öğrenciydi. Dgebua olan soyadının nasıl Gürcüce söylem şekli olan Dgebuadze’ye çevrildiğini anlattı. Pek de başarılı olmayan kardeşi Dgebua olarak kalabilmişti! Kendisine, yine Literary Georgia’da savaş kayıtlarını tahrif suçuyla saldırıldı.

Nugzar Dzhodzhua, görüşlerini sadece basında yayımlamadı, Megrelce’nin ve Megreller’in haklarını savunmak için Abhaz Televizyonu’na da çıktı. (Son Abhaz-Gürcü savaşından önce, Abhazya’da resmî kayıtlarda “Gürcü” olarak geçenlerin büyük çoğunluğu Megrel’di). O’na karşı yapılan sadece sözlü saldırı değildi. TV’ye çıkmasından sonra dövüldü, işinden atıldı, annesi bir Gürcü gazetesinde öz oğlunu reddeden bir makale için “ikna” eden bazı kişiler tarafından “ziyaret” edildi. Dzhodzhua, arkadaşlarının 1991’deki Abhazya Parlamentosu’na milletvekili olması için seçimlere katılma ısrarları sonucu aday olduğunda bu durum KGB mensuplarının ilgisini çekti. Bu örgütün silahlı mensupları, Dzhodzhua’yı adaylıktan çekilmesi için boşuna “ikna” etmeye çalıştı.

1992’de Soxumi’de, Dzhodzhua bana, bir makalesini gösterdi.* O’nun bu makalesi hem Megrelya ve hem de Abhazya’daki editörler tarafından, yerel bir gazete için çok patlayıcı bir etkisi olduğu gerekçesiyle reddedilerek yayımlanmadı. Dzhodzhua’nın bu makalesini İngiltere’ye getirdim, çevirerek yayımladım. Eğer Megreller, dilleriyle ilgili sorunu ortaya koymakta özgür olabilselerdi, böyle bir oto-sansüre gerek kalacak mıydı?

Bugün Megrellerin çoğu Megrelce konuşmakta ve Gürcüce’yi yalnızca, Gürcü olduklarının telkin edildiği okula başladıklarında öğrenmektedirler.

Birçok hayvan ve bitki türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun farkında olan birçok kişi 20. yüzyılın sonlarında insanlığın ortak değeri olan doğal çevreyi korumak amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Ancak insanî bir özellik olan dile ve onun şekillendirdiği kültürün yok olmasına yeterli duyarlılığın gösterilmemesi hayret verici bir durumdur. Yazılı bir edebiyatın bulunmamasını, yalnızca “ilkel” kültür olarak öngören Stalinist bakış açısını hâlâ savunacak birilerinin bulunabileceğine inanmıyorum. Yok olma tehlikesiyle yüz yüze kalan dillerin uzmanları, bu dillerin olası yok olmalarına karşı böyle duyarsız bir tutum sergilerlerse, sokaktaki adam bu tehlikeyi nasıl görecektir? Bir kişi, bir dilin son konuşanıyla karşılaştığında, soruna daha farklı bakacaktır. Böyle bir durumda sorun artık tamamen akademik bir ilgi değildir.

1974’te, Tevfik Esenç’le** tanışmış ve çalışmış olmaktan dolayı kendimi oldukça ayrıcalıklı olarak değerlendiriyorum ve o zamandan beri, hepimizin diğer Kafkas dillerinin Ubıhça’yla aynı kaderi paylaşmaması için elimizden gerekeni yapmamız gerektiği düşüncesinden asla vazgeçmedim.

Önerim, tarihsel emsal hareket noktası olmak üzere, Megrelce, Svanca ve hâlâ yalnızca tek köyde (Kakheti’deki Zemo Alvani) konuşulan, Kuzey Kafkas Dil ailesine mensup Bats (Tuş) dilinin öğretimi ve bu dillerde eğitime geçilmesi şeklindedir. Megrelce, Svanca ve Bats dilini öğretecek personel, materyal ve deneyim, Gürcüstan’daki Ermenice, Azerice ve Rusça eğitimine nazaran biraz zor olacaktır. Ancak ayrı bölgelerdeki anaokullarında ve ilkokullarda bir başlangıça engel bulunmamaktadır. Eğitim materyallerinin hazırlanması ve personel eğitimi için Unesco ve Soros Vakfı gibi kaynaklardan bu alanda gerekli olan muhtemel yardım için girişimlerde bulunulabilir.

Şüphesiz bunların hiçbiri, hem Tiflis’teki merkezi otorite ve hem de Megreller’e, Svanlar’a ve Batslar’a açıkça cazip gelmeden gerçekleştirilemeyecektir. Bu nokta, Gürcüstan’ın dostlarının olumlu bir rol oynayabilecekleri bir zemindir. Gürcüler, yerel bir dili teşvik etmenin ayrılmaya götürmeyeceğine inandırılmalıdırlar.

Ülkenin etnik azınlıklarına gösterilen saygı, muhtemelen daha büyük uzun vadeli bir bağlılığa dönüşecektir. Herkesin göreceği gibi, eğer Megrelce ve Svanca’ya bölgelerinde Gürcüce’ye eşit bir statü verilirse, zaman içinde, şimdiden büyüleyiciliği tahmin bile edilemeyecek bir edebiyat oluşacaktır. Bu tür bir gelişme, Megreller (Lazlar), Svanlar, Gürcüler ve Batılı Kartveloglar için bile bir zenginleşme olacaktır. Ama bir kez bu diller öldü mü asla yeniden yaratılamazlar. Böylesi bir durum ise bütün insanlığın büyük bir kaybı olacaktır.



[1]Bkz.: Feurstein, Mingrelisch, Lazisch, Swanisch: alte Sprachen und Kulturen der Kolchis vor dem baldigen Untergang, Caucasian Perspectives (1992, ed. George Hewitt, s. 285-328).

[2]Megrelce İncil’den pasajlar için bkz.: A. Tsagareli, Mingrel’skie etjudy, pervyj vypusk, mingrel’skie teksty (St. Petersburg, 1880).

[3]Svanca için, 1864 Lushnu Anban-Svanetskaja Azbuka’nın Kafkas filolojisinin babası Baron Peter Von Uslar tarafından derlendiğine inanılır.

[4]Esas olarak Megrel öğrenci ve genç insanlardan oluşan bu grup Poti ve Senaki’de Nisan 1919’un ortalarında kuruldu.


(*) Bkz.: Joakim Enwall, Ali İhsan Aksamaz (çev.), Kazakişi Gazeti, Ogni Kültür Dergisi, Sayı 5, Temmuz-Ağustos 1994. (ç.n.)

(*) Muhammed Vanilişi-Ali Tandilava, Hayri Hayrioğlu (çev.) Lazların Tarihi, Ant Yayınları, İstanbul 1992; Megrel-Lazlar hakkında bkz.: Hayri Ersoy, Aysun Kamacı, Çerkes Tarihi, Tümzamanlar Yayıncılık, İstanbul, 1992; Hayri Ersoy, Çerkesler (Lazlar), Nart Yayıncılık, İstanbul, 1993; Gerg Amıcba, Hayri Ersoy (çev.), Ortaçağ’da Abhazlar, Lazlar, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1993; Bedri Habiçoğlu, Kafkasya’dan Anadolu’ya Göçler, Nart Yayıncılık, İstanbul, 1993; İrfan Unutmaz/Hüseyin Keçe, Lazların Hıristiyan Akrabaları: Megreller, Aylık Gezi Dergisi Atlas, Sayı 10, Ocak 1994; Ali İhsan Aksamaz, Kafkasya Kültür Kökenli Bir Topluluk: Lazlar, Birikim, Sayı 71/72, Mart/Nisan 1995; Tirebolulu H. Alparslan, İ. Gündağ Kayaoğlu (çevrimyazı), Trabzon İli Lâz mı, Türk mü? Tarih ve Toplum, Sayı 138, Haziran 1995; Peacock, Ali İhsan Aksamaz (hz.), Kafkas Dilleri Sözlüğü (Gürcüce-Megrelce-Lazca-Svanca-Abhazca), Alaşara, Sayı 4, Temmuz 1995; Tedo Saxokia, Ali İhsan Aksamaz (çev.), Megrel-Laz Kültüründe Akrabalık, Evlenme ve Cenaze, Tarih ve Toplum, Sayı 140, Ağustos 1995; Cemal Gülas, Bir Masalın Peşinde, Ali İhsan Aksamaz, Efsanevi Yolculuk, Aylık Gezi Dergisi Atlas, Sayı 30, Eylül 1995; Ali İhsan Aksamaz, Asabi Olmak İçin Mazeret Çok, Birikim, Sayı 77 Eylül 1995; Nugzar Dzhodzhua, Ali İhsan Aksamaz (çev.), Ben Bir Megrelim, Alaşara, Sayı 5/6, Ağustos/Eylül 1995; George Hewitt, Ali İhsan Aksamaz (çev.), Kafkasya ve Kafkasyalılar/Çeçenler ve Komşuları, Birikim, Sayı 78, Ekim 1995; Ali İhsan Aksamaz, Türkiye’de Bir Kafkasya Dili: Lazca, Alaşara, Sayı 7/8, Ekim/Kasım 1995; W.E.D. Allen, Ali İhsan Aksamaz (çev.) Eski Lazistan, Tarih ve Toplum, Sayı 143, Kasım 1995; Nodar Lomouri, Ali İhsan Aksamaz (çev.), Lazika Krallığı’nın Tarihi, Tarih ve Toplum, Sayı 147, Mart 1996. (ç.n.)

(*) Bkz.: Nugzar Dzhodzhua, Ali İhsan Aksamaz (çev.), Ben Bir Megrelim, Alaşara, Sayı 5/6, Ağustos/Eylül 1995. (ç.n.)
(**) Son Ubıh. (ç.n.)



Makale Yazarı: George Hewitt . İngilizceden Çeviren   Ali İhsan Aksamaz




Kaynak: Birikim Sosyalist Dergi, Sayı 85 - Mayıs 1996; Ali İhsan Aksamaz, Kafkasyadan Karadenize Lazların Tarihsel Yolculuğu, Çiviyazıları, 1. Baskı, 1997, İstanbul.

1.LAZCA METİNLER:                                                                             

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/2025/01/lazca-metinler-1910-lazuri-tekstepe.html

 

2./ A: LAZCA METİNLER:

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/search?q=T%C3%9CRK%C3%87E%2F+LAZCA+MASALLAR-+1%3A+KRAL+VE+BA%C4%9ECI

2./ B: LAZCA METİNLER: https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/search?q=Kral+ve+%C3%87oban

 

2./ C: LAZCA METİNLER:

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/search?q=+2%29+%E2%80%9CCad%C4%B1+Ohai%E2%80%9D%2C+

 

2./ D: LAZCA METİNLER:

https://aliihsanaksamaz.blogspot.com/search?q=Ke%C3%A7i+ve+Kurt

 






4 Ağustos 2019 Pazar

Murat Kasap Konuşuyor Türkçe- Lazca/ Turkuli- Lazuri/ თურქული- ლაზური








“Hep beraber güzel eserler ortaya çıkartalım!”





(Ön açıklama: Bugünkü misafirim Murat Kasap. Uzun yıllardan beri, kendisini tanıyorum ve çalışmalarından da haberdarım. Murat Kasap, benim Aydın dostlarımdan. Yayımlanmış iki kitabı var. Bu kitaplarından biri, “Osmanlı Gürcüleri”. Bu kitabı, 2010’da, İstanbul’da yayımlandı. Kitap, 2012’de yeniden yayımlandı. Kitabının ilk baskısı Türkçe, diğer baskısı Gürcüce. Kitap, Gürcistan Dostluk Derneği tarafından yayımlandı. 480 sayfalık bu kitap ansiklopedi ebadında. Murat Kasap’ın diğer kitabı, “93 Harbi Batum Muhacirleri.” Bu kitabın ilk baskısı 2018’de, İstanbul’da çıktı. Bu kitap da, Gürcistan Dostluk Derneğinin yayını. Kitap, 832 sayfa. Bu kitabı da ansiklopedi ebadında. Murat Kasap, “Göçmüş Hayatların İzleri” adlı belgesel filmin metnini de yazdı. Aynı belgeselin danışmanlığını yaptı. Bu belgesel film, 2014’de çekildi. 2012’de  “Osmanlı Arşiv Kayıtlarında Gürcistan ve Gürcüler”  adlı kitabın editörlüğünü yaptı. 2017’de, “Gürcistan’da İslamın Dünü, Bugünü ve Yarını” adlı sempozyum tebliğleri; Murat Kasap ve Prof. Dr. Fahameddin Başar tarafından kitaplaştırıldı.  Murat Kasap’ın, “Batum, Muhacirlik ve Gürcü Biyografileri” konulu makaleleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlanıyor. Kendisi, böylesi çalışkan bir Aydın. Eşsiz ve faydalı eserlerin sahibi. Ben, Murat Kasap ile; hem bu iki kitabı, hem bizimkilerin Müslümanlaşması, hem de bugünkü durumuna ilişkin konuştum. Bu metin, söyleşimize ait. Ali İhsan Aksamaz. 23 I 2019)


+



Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; öncelikle sizi tanıyalım! Nerelisiniz? Nerede doğdunuz? Hangi okullarda okudunuz? Mesleğiniz nedir? Evli misiniz? Çocuklarınız var mı? Hangi lisanları biliyorsunuz? Önce bize biyografinizden bahsedin, lütfen!





Murat Kasap: Beni köşenizde ağırladığınız için önce teşekkürlerimi sunuyorum. Ordu’nun Gölköy İlçesinde doğdum. İlk okulu köyümde, orta ve lise eğitimini Gölköy’de tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nden mezun oldum. Daha sonra. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Tarih Öğretmenliği Yüksek Lisans Progamını tamamladım. Öğretmenlik mesleğini sadece bir sene özel bir kurumda icra ettim, daha sonrasında devam etmedim. Evliyim. İki çocuğum var. Gürcüce okuma yazmaya vakıfım, orta derecede konuşuyorum. Biraz Arapça biliyorum.




Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; Biliyorum, siz (1877-1878 Halbi)  93 Harbi muhacirisiniz.  Batum’dan muhacir gelmiş ailenin çocuğusunuz. Böyle biliyorum. Siz kaçıncı nesilden muhacirsiniz? Köken olarak,  Batum’un hangi  köyündensiniz? Oradaki köyünüzün adı nedir? Buradaki köyünüzün adı nedir? Batum’da akrabalarınız var mı? Batum’dan hangi eski soyadını taşıyorsunuz?



Murat Kasap: Benim ailemde Türkiye’deki birçok aile gibi muhacir bir aile. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan (93 Harbi) sonra Batum’dan göç etmişiz. Aslında Batum genel bir tanımlama, Batum ile birlikte günümüz Artvin ilinin büyük kısmı da Rusya’ya bırakılmıştır. Ailemin göç ettiği köy günümüzde Artvin’in Şavşat İlçesi’nin Çağlayan köyüdür. Çağlayan köyünün eski ismi Hevtzviril. Bu köyde akrabalarım var. 1921 yılından sonra Hevtzviril köyü Türkiye sınırları içerisinde kaldı. Bununla birlikte Batum’un Keda ilçesinin Ortsva köyünde de akrabalarımızın olduğunu biliyorum. Aile arasında bize Kasaxa deniliyor. Soy ismimiz Kasap, bunun Kasaxa ile ilintili olduğunu düşünüyorum.  Ailemiz günümüzde Kasapoğlu lâkabıyla daha çok anılıyor. Bu arada belirtmeliyim ki baba tarafımdan ailem Gürcü muhaciri. 



Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; Şimdi de ilk kitabınızdan konuşalım. İlk kitabınız;  “Osmanlı Gürcüleri”. Diğer eseriniz gibi, bu eseriniz de çok önemli. Bu eserinizle, yalnızca Osmanlı Gürcülerinden değil, Türkiyenin eski Tarihinden de bize bilgiler veriyorsunuz. Yine bu eserinizle, hem Türk ve Gürcülerin, hem de Türkiye ve Gürcistan dostluk ve kardeşliğine destek veriyorsunuz. Şimdiye kadar, bu kapsamda bir kitap Türkiye’de yayımlanmamıştı; öyle biliyorum. Osmanlı Arşivlerinde çalışmaya ne zaman başladınız? Kitabı ne zaman yazmaya başladınız?




Murat Kasap: Osmanlı Gürcüleri kitabı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Ramazan Ayı etkinlikleri bünyesinde Feshane’de gerçekleştirdiği Uluslararası tanıtım etkinliklerinde hazırladığımız bir sergi ile başladı. Burada Osmanlı Devletinde görev yapmış Gürcü asıllı 50 kişinin biyografilerinden bir resim sergisi hazırlamıştık. Daha sonra bunu kitaba çevirdik ve kitapta 1200 kişinin biyografisine yer verdik. Daha önce Osmanlı dönemindeki Gürcüler üzerine biyografik bir kitap hazırlanmamıştı. Osmanlı Gürcüleri kitabı bu anlamda bir ilk. Ben biyografiler üzerine 2007 yılında Osmanlı Arşivlerinde araştırmaya başladım. Araştırdıkça birçok belge ve dökümana ulaştım. Kitapta 18 sadrazam olmak üzere birçok üst düzey devlet adamı, ulema ve yazarlar, sivil, askeri memurlar, padişah annelerinin yaşamları anlatılıyor. Bu eser, tarihî Türk-Gürcü dostluğunun bir örneği aslında. 2007 yılında başladığımız çalışmayı 2010 yılında tamamladık ve Osmanlı Gürcüleri kitabımız yönetim kurulu üyesi olduğum Gürcistan Dostluk Derneği tarafından yayınlandı.



Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; şimdi de, “Osmanlı Gürcüleri”  adlı kitabınızdan bahsedelim! Bu kitabınız, bize eşsiz bilgiler veriyor. Bu eşsiz ve çok faydalı kitabınızdan haberdarım. Ancak, siz de söyleyin de okuyanlar da okuyup öğrensinler! Lütfen, okuyanlar sizin ağzınızdan da duysun! Siz, bu kitabı yalnızca Osmanlı Arşivleri belgeleriyle yazdınız, öyle mi? Kitabın kaç bölümü var? Her bölüm, okuyuculara hangi bilgileri veriyor.




Murat Kasap: Osmanlı Gürcüleri kitabının ana kaynağı Osmanlı Arşivi ve İstanbul Müftülüğü Şeriyye Siciller arşividir. Bunların dışında Osmanlı dönemi kroniklerinden ve tarih kitaplarından faydalanıldı. Mümkün mertebe birinci kaynaklar esas alınarak yazıldı. Kitabımız giriş kısmıyla birlikte 6 bölümden oluşuyor. Giriş kısmında genel bir Gürcü tarihi, Gürcüler ve İslâmiyet, Osmanlı Kaynaklarında Gürcüler ve İslâmiyet başlığı ile 3 bölüm var. Giriş kısmı Gürcü tarihinin yanı sıra Gürcülerin Müslüman oluş süreci, İslâm Dünyasında Müslüman Gürcülerin yeri, Osmanlı kaynaklarının Gürcüleri değerlendirmesi, kaynaklarda Gürcistan ve Gürcüler üzerine geçen tarihî, coğrafî, kültürel bilgiler var. Bu kısımda özellikle Osmanlı öncesinde Anadolu İslâm kültüründe Gürcülerin rolleri ve katkıları da anlatılıyor. Gürcistan’ın Ahıska, Batum ve Tiflis şehirlerinde bulunan İslâm eserlerinde de bahsediliyor.
Birinci bölümde sadrazam, bakan, yeniçeri ağası, kaptan-ı derya, vali, ordu komutanı ve mebusluk gibi görevlerde bulunmuş üst düzey Gürcülerin biyografileri var. İkinci bölümde Osmanlı dönemi Gürcü ulemasının hayat hikâyelerini yazdık. Üçüncü bölümde sanat ve edebiyat alanında ün yapmış Gürcü şahsiyetlerden bahsettik. Dördüncü bölümde askerî, sivil memurlar ve değişik alanlarda görev yapmış Gürcüler yer alıyor. Son bölümde ise, Gürcü kökenli padişah ve şehzade anneleri ile eşlerinin biyografilerini yazdık. Osmanlı Gürcüleri kitabı sadece biyografiler içermiyor, bu şahsiyetlerin yaptıkları cami, okul, medrese, köprü, hastane, çeşme gibi hayır eserleri ile edebiyat alanında bıraktıkları eserlerden de geniş bir şekilde bahsediyor. Bu eseri hazırlamaktaki amacımız, Gürcülerin yaşam ve yapıtlarıyla Osmanlı Medeniyetine katkılarını belirtmek, çalışkanlıkları, başarıları ve vatanseverlikleri ile güzel örnekler ortaya koymak ve bu zamana kadar ortaya çıkarılmamış olan Gürcü tarihinin bir bölümünü bizden sonraki nesillere aktarmaktır. Ayrıca bu eser ile birçok kişi dedelerinin biyografilerine geniş bir şekilde ulaşma imkânın sahip olmuştur.





Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; şimdi de diğer kitabınıza gelelim. Diğer kitabınızdan bahsedelim, lütfen, bize diğer kitabınızdan bahsedin! Bu eseriniz de, diğer eseriniz gibi, eşsiz ve çok faydalı. Bu kitap için, Osmanlı Arşivlerinde araştırmaya ne zaman başladınız? Bu kitabı yazmaya ne zaman başladınız? Bu kitap, yalnızca Osmanlı Arşiv belgeleriyle mi yazıldı? Kitabınızın bölümleri var. Bu bölümler, hangi konu ve kişilere ilişkin bilgileri bize veriyor?



Murat Kasap: 93 Harbi Batum Muhacirleri kitabının uzun bir hikâyesi var. Aslında Osmanlı Gürcüleri kitabını hazırlarken bir yandan da muhacirlik üzerine arşivlerde yer alan belgeleri de inceliyor bazılarını da imkân dahilinde alıyordum. Ancak bir müddet muhacirlik üzerine ara verdim. Osmanlı Gürcüleri kitabından sonra Osmanlı Arşiv Kayıtlarında Gürcistan ve Gürcüler kitabının editörlüğünü yaptım. Bu kitapta Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığının sponsorluğu ile 2012 yılında basıldı. 2012 yılında bir göç belgeseli hazırlama kararı aldık ve 2013 yılında Osmanlı Gürcüleri Göç Belgeseli başlığı ile 13 bölümlük bir belgesel hazırladık. Bu belgeselimiz 2014 yılında Eskişehir Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı bünyesinde 21 Mayıs 2104 yılında Eskişehir’de gösterildi. 2013 ve 2014 yılında belgesel dolayısı ile gezmiş olduğum illerden ayrıca göç üzerine doküman toplamaya başladım. 2014 yılında belgeselin gösteriminden sonra da yoğun bir şekilde Osmanlı Arşivi’nde Batum Muhacirleri üzerine belgeleri incelemeye ve toplamaya başladım. Fırsat buldukça yine köylere gidip bilgi edinmeye çalıştım. Kitabın yazım süresi 4 yıl sürdü ve 2018 yılında Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü desteği ile “Osmanlı Arşiv Kayıtlarında 93 Harbi Batum Muhacirleri” kitabını bastırmaya muvaffak olduk. Bu kitabın ana kaynağı da Osmanlı Arşivi’dir. Bunun dışında Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, İstanbul Müftülüğü Şeriyye Siciller Arşivi, Cumhuriyet Arşivi, Atatürk Kitaplığı Arşivi, Nadir Eserler Kütüphanesi Arşivi’nde yer alan muhacirlik üzerine belgelerden de faydalandım. Konuyla ilgili Süleymaniye Kütüphanesi, Beyazıt Devlet Kütüphanesi, İSAM ve Bilim Sanat Vakfı Kütüphanelerinde de araştırmalar yaptım. Göç üzerine yazılmış güncel kitaplar ve makalelerden faydalandım. Arşiv belgeleri dışında az da olsa sözlü tarihe de yer verdim. Ancak kesinlikle geniş bir sözlü tarih araştırılması yapılması gerektiğini de buradan özellikle de belirtmeliyim. 93 Harbi Batum Muhacirleri Kitabı giriş dışında 10 bölümden oluşuyor. Giriş kısmında kitabın genel amacı ve yazım şeklinden bahsettim. Birinci bölüm Batum ve Havalisinin genel tarihi, Batum ve Havalisinde İslâm kültürüne ait öğeler ve bölgede yer alan köy adları ile arşivlere yansıyan sülâle adlarından bahsetmektedir.
İkinci bölüm, 19. Yüzyıl Osmanlı-Rus Savaşı’nda Batum Cephesi ve Batum Havalisinde yaşayan yerli ahaliden oluşturulan askeri kuvvetlerden bahsediyor. 93 Harbi Batum Cephesi, Yardımcı Kuvvetler Ordusu, Savaşın Başlaması ve Bitişi, Batum Ahalisinin Berlin Antlaşmasına Tepkileri, Osmanlı Ordusunun Çekilişi ve Rusların Batuma Girişi, 93 Harbi Göçünün Sebepleri ve Göç, Birinci Dünya Savaşında Yaşanan İkinci Büyük Göç bu bölümde ayrıntılı bir şekilde yazıldı.
Üçüncü Bölümde Doğu ve Orta Karadeniz Bölgesine yapılan göçler, dördüncü bölümde Batı Karadeniz Bölgesine yapılan göçler ve muhacir yerleşimleri yazıldı. Beşinci bölümde Marmara, altıncı bölümde Ege, yedinci bölümde İç Anadolu, sekizinci bölümde Doğu ve Güneydoğu Anadolu, dokuzuncu bölümde Akdeniz Bölgesine göçleri yazdık. Muhacirlere ait listeler, muhacir dilekçeleri, kurulan köyler, hane ve nüfus bilgileri, yerleşim haritaları, devletin yardımları, ölümler, doğumlar, mezar taşları, evlilik akitleri, cami ve okul planları, fotoğraflar gibi birçok bilgiye bu bölümlerden ulaşabiliyoruz. Kitabın son bölümü göçe ve iskâna dair genel bir değerlendirilme yapıldı. Kitabın ana nizanpajının bitiminden sonra ulaştığımız Doğu Karadenize yerleşen muhacirlerin isimlerinin olduğu ayrı bir liste kitabın sonuna ek olarak konuldu. Bu çalışmamız da alanında bir ilk aslında. Batum Muhacirleri üzerine genel bir eser şu ana kadar hazırlanmamıştı. Batum Muhacirleri üzerine birkaç makale vardı sadece. Bunların dışında da bölgesel ve köy bazında birkaç eser vardı. Bu eserlerin çoğu da arşiv belgelerine dayanmıyordu. Bu kitabımızı 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nin ve göçün başlamasının 140. Yılı anısına hazırladık.



Ali İhsan Aksamaz: Kitabınız, Batum muhacirlerine ilişkin bilgiler veriyor; evet. Ancak, biz Batum denince, bugünkü Batum  anlaşılıyor. Öyle de biliniyor. Ad olarak, Batum Batum, ancak; o zamanki Batum ile Şimdiki Batum bir mi? Bugünkü Batum’dan haberdarız; Gürcistan’ın bölgelerinden biri. O zamanki Batum, şimdiki Türkiye ve Gürcistan’ın hangi bölgelerini kapsıyordu? 




Murat Kasap: Kitapta kullanılan Batum ifadesi aslında sadece bugünkü Batum şehrini kapsamıyor. Bu genel bir ifade olup, Gürcistan’ın Çürüksu/ Kobuleti, Acara (Keda ve Hulo İlçeleri) ile Türkiyemizin Artvin, Hopa, Murgul, Şavşat, Maradit, Borçka, Çhala, İmerhev, Gönye, Ardanuç, Yusufeli’nin bır kısmı tarihsel süreçte Batum ve havalisi olarak adlandırılmakta. 93 Harbinin yaşandığı yıllarda Batum Şehri Lazistan Sancağı’nın merkezi, yani bugünkü anlamıyla vilâyet merkezi. Yukarıda saydığım yerlerden sadece Şavşat ve Ardanuç o tarihte Çıldır Sancağına bağlı. Arşiv belgelerinde yukarıda belirttiğim kaza ve nahiyelerden göç edenler Batum Muhacirleri olarak kayıt altına alınmış. Muhacirler de dilekçelerinde kendilerini Batum Muhaciri olarak ifade etmişler. Bundan dolayı kitabın adını 93 Harbi Batum Muhacirleri olarak koymayı uygun gördük. Saha çalışmalarında Muhacirler kendilerini hep Batum’dan geldik diye beyan ettiler. Kitabın adında bu gerçekte etkili oldu. Ama belgelerin içeriklerinde geçen kaza ve nahiyeleri de belirttik. Bundan dolayıdır ki Batum Muhacirleri dediğimizde 93 Harbinden sonra sadece Gürcistan’ın Batum şehrinden göç edenler değil, Artvin ve kazalarından göç eden muhacirler de anlaşılmalıdır.




Ali İhsan Aksamaz: Soğuk Savaş yıllarında yayımlanmış birkaç kitap vardı. O kitaplar, bizlere başka türlü bilgiler veriyordu; ben öyle biliyorum. O zamanki Kremlin’in resmî ideolojisinin gölgesinde yazılmıştı bu tür kitaplar. 20. yüzyılın duygu ve anlaşıyla yazılmış kitaplardı. Ancak; biz 21. yüzyılda yaşıyoruz. Önceki ve şimdiki yüzyılların duygu ve anlayışı bir değil. Önceki yüzyıllarda, insanlar birbirleriyle din ile, ideolojiler ile değer veriyorlardı. Şimdiki durum öyle değil. Günümüzde insanlar birbirlerine insanlık duygu ve anlayışıyla değer vermek zorundalar. Bugünkü iklim böyle. Buradaki bazı Gürcü Aydınları yine de,  20. yüzyılın resmî ideolojileri ile yaşıyor. Günümüzde, bu tür resmî ideolojiler ile Gürcü ve Lazların kardeşliği gelişir mi? Bazı Gürcü Aydınları mütemadiyen  “Lazlar Gürcü; Lazca, Gürcücenin diyalekti,” diyorlar. “Hıristiyan Gürcü Gürcüdür; Gürcü illâ Hıristiyan olacak!”diyorlar.  İçerden-dışarıdan bu tür Gürcü Aydınlarının bu tür duygu ve anlayışlarına ilişkin bize neler söyleyebilirsiniz?




Murat Kasap: Soğuk savaş yılları dünya tarihi açısından üzüntüyle karşılanacak bir dönemdir diye düşünüyorum. Tarih yazımında çoğu kez ideolojilerin etkisi olmuştur. Bilimsel tarih yazıcıları için arşiv belgeleri esas alınmalıdır. Arşiv Belgelerinde Batum’dan gelen Muhacirler için Batum Muhaciri Gürcü, Batum Muhaciri Laz, Batum Muhaciri Abaza, Batum Türk, Artvin Kürt Muhacirleri gibi ifadeler kullanılmaktadır. Bu kayıtlar bize göstermektedir ki göç edenlerin tamamı Gürcü değildir. Batum’dan göç edenler arasında Türk, Laz, Abaza ve Kürtler olduğu bir gerçektir. Ancak belgeler incelendiğinde Muhacir kitlesinin büyük bölümünün Gürcüler olduğu çok net görülmektedir. İkinci büyük grup ise Lazlardır. Belgelerde Samsun’a yerleştirilen 99 nüfus Batum Türk Muhaciri kayıdı yer almaktadır. Batum’dan göç eden Batum Muhaciri Abaza kayıdı yer alan iki köyden bahsedilmektedir. Bursa civarına göç eden Artvin Kürt muhacirleri ifadesi ise, 13 hane için kullanılmıştır. Kürt ifadesinin Batum Kahaberde yaşayan tarihi kayıtlara göçebe-i Ekrad olarak geçen ahaliyi kapsadığını düşünmekteyiz. Batum Muhacirleri içerisinde yer alan Hemşinliler için Hemşinli ifadesi kullanılmamış, sadece Batum muhacirleri olarak kayıt altına alınmışlardır. Özellikle tapu iskân defterlerinde Batum Muhacirlerinin etnik yapısı belirtilmiştir. Göç edenlerin tamamı Müslümandır. Hristiyanlar bu göçe dahil edilmemiş, daha doğrusu Çarlık Rusyası buna izin vermemiştir. Sonuçta göç eden Muhacirlerin hepsi günümüzde Türk Vatandaşı olarak aynı bayrak altında rahat ve huzurlu yaşamaktadırlar. Gürcü ve Lazların tarihsel süreçte birbirinden ayrılmaz iki halk olduğunu düşünüyorum. Dilleri ve yaşayışları iç içedir. Çok birbirinden ayırt edilmesi mümkün olamayacaktır. Bu özellikler günümüzde Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşayan tüm etnik kökenliler için artık geçerlidir. Hepsi et ve tırnak gibi olmuştur. Sizin sorunuza cevap olarak şunu söyleyebilirim: Gürcüler ve Lazlar dil, kültür ve yaşayış olarak birbirine en yakın iki halktır. Gürcü illâ Hristiyan olacaktır sözünün bir geçerliliği olamaz. Etnik kimlik farklı, din farklıdır. Farklı dinlere mensup halklar dünyanın birçok ülkesinde yaşamaktadır. Gürcü olmayı Hristiyan olmak ile eş tutmak, bence Gürcü Tarihinin bir bölümünü hiçe saymak anlamına gelir. Hristiyanlık öncesinde de Gürcüler vardı. Örneğin büyük Gürcü Kralı Parnavaz ki ilk milli devleti oluşturduğu tarih kitaplarında yazılı, Hristiyan değildi. Ayrıca Kral Parnavaz ilk Gürcü alfabesini de oluşturmuştu. Bugün Gürcüler çok dinli bir halktır. Ortodoks, Katolik, Müslüman Gürcüler, Yahudi olan Gürcüler. Bunların dışında artık günümüzde Budizm, Yahova şahitliği gibi inançları benimseyen Gürcü Vatandaşları bulunmaktadır Gürcistan’da. Günümüzde hâlâ Hristiyan Türkler ve Hristiyan Araplar var. Çok dinli olmak bütün halklar için geçerli bir durum aslında.



Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; “Lazlar Gürcüden gelmedir.” veya “Gürcüler Lazdan gelmedir.” Kim bilebilir ki?! Bu tür polemikler, bizim kardeşliğimize katkı sağlamıyor. Günümüzde, biz Türkiye’de yaşıyoruz. Kimliklerimiz ölüyor; dillerimiz ölüyor. Nasıl yapalım da kimliklerimizi yaşatalım; nasıl yapalım da anadillerimizi yaşatalım? Ne yapalım da, Gürcü ve Laz Aydınları el-ele vererek çalışsın? Bu, siyasî değil,  fakat kültürel bir anlayış. Siz, bu konulara ilişkin neler düşünüyorsunuz?




Murat Kasap: Kesinlikle size katılıyorum, bu polemiklerin halkların kardeşliğine hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Ben, saha çalışmalarında birçok Batum Muhaciri Gürcü ve Laz köylerini gezdim, evlilikler iç içe, Lazca bilen gelin çok kısa süre içerisinde Gürcüce öğrenmiş, aynı şekilde Lazlara gelin giden Gürcü gelini de kısa sürede Lazca konuşmaya başlamış. Cenazeleri, düğünleri, eğlenceleri, mevlitleri hep beraber olmuş yıllar boyu. Şimdi zaten herkes ile içice olundu. Burada Laz Gürcü’den, Gürcü Laz’dan gelmiştir gibi polemikler ile uğraşmaktansa, kültürümüze nasıl yaşatırız, dilimizi nasıl koruruz, yeni nesillere aktarırız diye çalışmalıyız. Burada ideolojiler bir yana bırakılmalıdır. Özellikle halkımızın kabul etmeyeceği bir takım diktalardan vazgeçip, göç eden atalarımızın hatıralarına sahip çıkmalıdır. Göç eden Muhacirlerin dilekçelerini kitabımızda yayınladık, görüyoruz ki onlar Soğuk Savaş döneminde bize dikta ettirilmek isteyen bir anlayış üzerine göç etmemişler. Bu hususlar da göz önüne alınarak ifadelerimizi ona göre kullanmalıyız. Toplum ile ters düşündüğüzde kabul görmeniz mümkün olmayacaktır. Köyleri gezdiğimiz zaman bunu net bir şekilde görüyoruz; ahalinin bahsettiğiniz polemiklerle hiç alâkası yok.




Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; buradaki bazı Gürcü Aydınları, “Gürcüler ve Lazlar, Müslümanlığı Osmanlı’nın kılıç zoruyla seçtiler,” diyorlar. Bu tür fikirler için neler söyleyebilirsiniz?



Murat Kasap: Bu fikirler ortaçağ din anlayışının devamıdır diye düşünüyorum. Osmanlı döneminde Gürcü ve Lazların kılıç zoruyla Müslüman olduklarına dair hiçbir tarihi veri bulunmamaktadır. Bu iddiayı ortaya atanlar, arşiv kayıtları üzerinden konuşmamaktadır; duygusal, ideolojik bir yaklaşım üzerinden meseleye bakıyorlar. Osmanlı öncesinde de Gürcüler arasında İslâmın kabul edildiğine dair belgeleri Osmanlı Gürcüleri kitabında yayınladık. Bunların bir kısmı Sivas ve Kayseri gibi şehirlere gelmişler; bunların da kayıtları mevcut.  Batum ve Havalisinde yaşayan ahalinin Müslüman olma süreci Osmanlı dönemindedir. Osmanlı bu bölgede yönetimi tam anlamıyla ele aldıktan sonra nüfus sayımı yapmıştır. Bu nüfus sayımında büyük çoğunluk Hristiyandır. Aradan geçen 100 yıl sonra yapılan nüfus sayımlarında da hâlâ bölgede Hristiyan köylülerin kayıtları vardır. Ayrıca bu dönem devletin en güçlü olduğu dönemdir. Devlet, zorla Müslüman yapma politikası gütse idi, Gürcistan’ın tümünde yaşayan Gürcü ve Lazlar Müslüman olurdu. 1835 Nüfus Defterinde Kobuleti civarında yeni Müslüman ifadeleri var. Bırakın Batum Havalisini Tiflis ve Guria bölgesinden 19. Yüzyılın ortalarında gönüllü olarak Müslüman olan Gürcü ailelere ait kayıtlar arşivlerimizde yer almaktadır. Bazıları diyor ki devlet o kadar vergi aldı ki Müslüman olmaya mecbur kaldılar. Bu da doğru değildir. Her şeyden önce Gürcistan civarından alınan Osmanlı vergileri diğer bölgelere göre daha azdır. Ekonomik sebepler ile Müslüman olunduğunu savunan kişilerin Osmanlı öncesi burada alınan vergi miktarları ve köylülerin ekonomik durumuna göre o dönemin kayıtlarını yayınlaması gerekir ki Osmanlı ve öncesini karşılaştırarak savundukları bu düşüncenin doğru olup olmadığını anlayalım. Oysa ki şu ana kadar kimse Osmanlı öncesi Batum ve Havalisinden alınan vergi miktarları ve köylülerin yaşantısına dair dönemin kayıtlarını esas alarak bir eser ortaya koymadı. Söylenen sözler Çarlık Rusya zamanında bölgeye gönderilen bir gazetecinin yazdığı (ki ben bunları köylülerden dinledim diyerek yazmış ama bunun hiçbir tarihi geçerliliği yok). Sovyetler zamanında yazılmış ideolojik tarih anlayışının bir devamı. Oysa ki Osmanlı arşivlerinde bölgenin yönetimine dair her konuyu belli periyodlarda inceleyebiliyorsunuz. Müslüman olma ile ilgili de birçok belge var. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferinde şehit düşen Müslüman Gürcüler var. Müslüman olmayan ahalinin de haklarının korunması yönünde bölgeye sürekli fermanlar gönderilmiştir. Bölge ahalisine kötü davranan yöneticiler uyarılmış ve cezalandırılmış. Bu konuyla ilgili Osmanlı Arşiv Kayıtlarında Gürcistan ve Gürcüler kitabımızın incelenmesinde fayda vardır. Bu konularda arşiv belgeleri üzerinden konuşmakta fayda var.





Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey; yeni kültürel çalışmalarınız, eserleriniz, projeleriniz var mı? Kültürel alanda, bize yeni sürprizleriniz var mı?



Murat Kasap: Öncelikli olarak Osmanlı Gürcüleri kitabımızın genişletilmiş ikinci baskısını hazırlama içerisindeyim, çünkü bu kitabımızın hem Türkçesi hem de Gürcücesi çok kısa bir süre içerisinde bitti. Büyük talep var bundan dolayı genişletilmiş ikinci baskıyı en kısa zamanda tamamlamayı plânlıyorum. Maçahel Bölgesi ile ilgili Osmanlı Arşivlerinde Maçahel adlı bir prestij eser hazırlıyorum. Bunun dışında kısa bir süre içerisinde yayına hazır hale gelecek. Süprizlerim olacak gibi, önce Artvin, sonra Batum üzerine arşiv esaslı çalışmalarım devam ediyor.



Ali İhsan Aksamaz: Murat Bey, bu söyleşi için çok teşekkür ederim. Sorularımı inceden inceye cevapladınız. Siz de isterseniz, söyleşimizi sonlandıralım! Ancak başka söyleyecekleriniz varsa, lütfen belirtin! Allah, sizi çoluk- çocuğunuzla her zaman sevindirsin!



Murat Kasap: Ali İhsan Bey, tekrar bana böyle bir fırsat sunduğunuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Söyleyeceklerim bu kadar. Hepimize, ailelerimizle mutlu, sağlıklı uzun yaşamlar diliyorum. Hep beraber güzel eserler ortaya çıkartalım!

+

Söyleşinin Lazcası:






Murat̆ K̆asap̆ik Ğarğalaps:  


“İroras artimajura k̆ala dobdgitat do pelaperi noçalişepe gamaviğat!”




(Goʒ̆otkvala: Andğaneri musafiri/ sumari çkimi ren Murat̆ K̆asap̆i. Dido ʒ̆anapeşen doni, ma emu viçinop do mteli noxvenepe muşişenti ambari komiğun. Murat̆ K̆asap̆i ren çkimi gamantaneri cumak̆oçepeşen arteri. Gamiçkvineri jur ketabi kuğun emus. Gamiçkvineri ketabepe muşişi art-arti ren “Osmanlişi Gurcepe”. Aya ketabi gamiçkvinu (2010) jur vit̆oşi do vit ʒ̆anas, noğa İst̆anbolis. Aya ketabi muşi xolo gamiçkvinu (2012) jur vit̆oşi do vit̆o jur ʒ̆anas. Ketabişi maartani gamaçkva ren Turkuli, majurati ren Gurculi/ Kortuli. Ketabi gamiçkvinu Gurcistanişi Manebrobaşi Derneği şk̆elen. (480) otxo oşi do otxo neçi  but̆k̆oni ketabi ren ansik̆lopediuri zimas. Murat̆ K̆asap̆işi majura ketabi ren “93 Harbişi Batumişi Mohacirepe.” Aya ketabişi maartani gamaçkva kogamaxtu (2018) jur vit̆oşi do vit̆o ovro ʒ̆anas, noğa İst̆anbolis. Aya ketabiti ren Gurcistanişi Manebrobaşi Derneğişi gamaçkva. Ketabi ren (832) ovro oşi do eçi do vit̆o jur but̆k̆oni. Ketabi ren xolo ansik̆lopediuri zimas. Murat̆ K̆asap̆ik doç̆areren “Xicreteri Skidalepeşi Nok̆uçxenepe” coxoni rabisk̆uri filimişi t̆ekst̆iti. Xolo artneri filimişi k̆onsult̆ant̆oba qveren. Aya rabisk̆uri filimi yeşiğinu (2014) jur vit̆oşi do vit̆o otxo ʒ̆anas. “Gurcistani do Gurcepe Osmanlişi Arşivişi Noç̆arepes” coxoni ketabişi edit̆oroba qveren (2012) jur vit̆oşi do vit̆o jur ʒ̆anas. “İslamobaşi Ğoman, Andğa do Ç̆umen Gurcistanis” coxoni semp̆ozyumişi tebliğepeşi ketabi ixazirinu Murat̆ K̆asap̆i do P̆rof. Dr. Fahameddin Başari şk̆elen. Aya noxvene ixorʒelinu (2017) jur vit̆oşi do vit̆o şkvit ʒ̆anas. Murat̆ K̆asap̆işi “Batumi, Mohaciroba do Gurculi Biyografepe” temaloni noç̆arepe gamiçkvinen çkvadoçkva gazeta do dergepes. Dudi muşi ren amk̆ata dulyamxvenu gamantaneri. Edo metimoni do pelaperi k̆ult̆uruli noxvenepeşi mance ren. Ma, Murat̆ K̆asap̆i k̆ala bğarğali hemi aya jur ketabi muşişen, hemi çkineburepeşi İslamizasyonişen, hemiti çkineburepeşi andğaneri xalişen. Aya ren çkini ok̆otkvalaşi noç̆are. Ali İhsan Aksamazi. 23 I 2019)


+



Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; ipti tkvan giçinat! Sonuri ret? So yeçkindit? Namu nʒ̆opulapes igurit? Mu dulya ikipt? Çileri reti? Berepe giqonunani? Namu nenape giçkinan? İpti biyografi tkvanişen ambari komomçit, mu iqven!




Murat̆ K̆asap̆i: İrişen ʒ̆oxle ma tkvan şukuri giʒ̆umert, k̆era tkvanişa sumari emç̆opes ma do emuşeni; aya ipti giçkit̆an. Ma yepçkindi noğa Ordu- Gyolkyoyis. ʒ̆oxle ma doviguri oput̆e çkimişi geç̆k̆apuroni nʒ̆opulas. Uk̆açxeti ma doviguri noğa Ordu- Gyolkyoyişi oşkenoni nʒ̆opula do Lises. Uk̆açxeti doviguri noğa İst̆anbolişi Universit̆et̆işi Nç̆aralobaşi Fak̆ult̆et̆is. Edo Tarixişi noʒ̆ileşen dip̆loma maqu ma. Uk̆açxe ma doviguri İst̆anbolişi Universit̆et̆işi Sosyaluri Çkinobapeşi Fak̆ult̆et̆işi Tarixişi mamgurapalobaşi Mağali Lisansişi p̆rogramis do mağali lisansişi dip̆loma maqu ma. Ma vixandi mamgurapalo xvala ar ʒ̆anaş morgvalis ar doxmeli nʒ̆opulas.  Va mevaqoni aya dulyas uk̆açxeni ʒ̆anapes, mevaşkvi mamgurapaloba do mutu var. Çileri vore ma. Edo jur bere komiqonun ma. Gurculi ok̆itxu- oç̆aruşi xemaxvencoba komiğun. Ma mağarğalen Gurculi nena oşke dereceten. Amʒikati Arabuli nena komiçkin ma.



Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; ma miçkin, tkvan (1877-1878 Harbişi)  93 Harbişi mohaciri ret.  Batumişen mohaciri ar ocağişi bere ret. Eşo miçkin. Tkvan nak̆otxani nesilişen/ diʒxirişen mohaciri ret? Cinciten tkvan Batumişi namu oput̆eşen ret? Ekonuri oput̆e tkvanis mu coxons? Akonuri oput̆e tkvanis mu coxons? Batumis mzaxalepe, diʒxirimşinepe giqonunani? Batumişen mu gvari, mu mcveşuri çkineburi gvari giğunan?



Murat̆ K̆asap̆i: Turkiyes dido ocaği steri, çkimi ocağiti mohaciri ren. (93 Harbişi) 1877-1878 ʒ̆anapeşi Osmanli-Rusuli Lima şk̆ule Batumişen mohaciri gamapteret. Mtini giʒ̆vat, Batumi ren generaluri coxo. Noğa Batumi k̆ala andğaneri noğa Artvinişi dido dixa niçineret̆u 3arobaşi Rusyaşa.  Ocaği çkimik mohaciri gamaxteren emindroneri Şavşatişi oput̆e Çağlayanişen. Oput̆e Çağlayanişi mcveşi coxo ren Hevtzvirili. Andğaneri ndğasti, mzaxalepe komiqonun ma eya oput̆es.  1921 ʒ̆anaşi ak̆t̆iten, oput̆e Hevtzvirili doskidu Turkiyeşi onžğonişi doloxe. Amutenti, noğa Batumişi ilçe K̆edaşi oput̆e Orʒvatis mzaxalepe komiqonunan; aya komiçkin ma. Çkin mcoxonan K̆asaxa ocağişi doloxe. Gvari çkini ren K̆asap̆i. Aya gvaris irtibat̆i k̆uğun K̆asaxa k̆ala; eşo domaʒ̆onen ma. Ocaği çkini didopeten K̆asap̆oğli žegneten içinen. Astaxolo otkvaluşi vore; baba çkimişi mzaxalepe renan mohaciri Gurculi diʒxirişen.



Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; aʒ̆iti maartani ketabi tkvanişen bğarğalat. İptineri ketabi tkvani ren  “Osmanlişi Gurcepe”. Majura noxvenepe tkvani steri, aya noxvene tkvaniti ren dido beciti. Aya noxvene tkvaniten, xvala Osmanlişi Gurcepeşen vardo, Turkiyeşi tarixişenti ambarepe momçapt. Xolo aya noxvene tkvaniten, hemi Turkepeşi do Gurcepeşi hemiti Turkiye do Gurcistanişi manebroba do cumalobas mxuci meçapt. Aʒ̆işa amk̆ata ketabi gamiçkvineri va rt̆u Turkiyes; ma eşo miçkin. Goşogorus mundes geoç̆k̆it Osmanlişi Arkivepes;  oç̆arusti mundes geoç̆k̆it?



Murat̆ K̆asap̆i: ʒ̆anape ʒ̆oxle rt̆u; Didinoğa İst̆anbolişi Belediyek opapeşdoloxeni oçinapuşi ok̆oxtala ʒ̆opxeret̆u Remazanişi Tutaşi faaliyet̆epeşi doloxe, Fesxanas. Çkinti dop̆ʒ̆opxit ar merçapa ek. Ar ketabişi simadak eya merçapaşen gamaxtu. Gurculi cincişen (50) jure neçi do vit k̆oçişi biyografepe- suretepe meirçines st̆andi çkinis, Fesxanas. Osmanlişi Oxenʒaleşi askerul- siviluri burok̆rasişen rt̆u em jure neçi do vit k̆oçi.
Uk̆açxeti aya merçapaşi biyografepe- suretepeten ar ketabi dop̆ʒ̆opxit. Mara aya ketabis gežin (1200) vit̆oşi do jur oşi ʒ̆oxle- mxtimu k̆oçişi biyografi.  
Osmanlişi timçxu Gurcepeşi biyografepeşen ʒ̆opxineri do gamiçkvineri ar çkva ketabi ʒ̆oxleşen va rt̆u. Osmanlişi Gurcepe coxoni aya ketabi ren iptineri noxvene spero muşis, aya gagnapaten. Aya biyografepe şeni goşogorus kogevoç̆k̆i Osmanlişi Arkivepes, (2007) jur vit̆oşi do şkvit ʒ̆anas. Goşogoruten uk̆oreʒxu rabisk̆a do dok̆umani kobžiri ma. (18) vito ovro sadrazami k̆ala uk̆oreʒxu mağali seviyeloni oxenʒaleşk̆oçi, ulema do mç̆aru, sivil- askeruli memurepe, padişaepeşi nanapeşi skidalapeşen ambarepe meçaps aya ketabik. Aya noxvene ren Turkepe do Gurcepeşi cumalobaşi noʒ̆ireni, mtini bzop̆ont na. Aya noçalişes kogevoç̆k̆it (2007) jur vit̆oşi do şkvit ʒ̆anas do voçodinit (2010) jur vit̆oşi do vit ʒ̆anas. Edo Osmanlişi Gurcepe coxoni ketabi çkini gamiçkvinu Gurcistanişi Cumalobaşi Derneği şk̆elen. Mati aya derneğişi oktalaşi xçetomonepeşi art-arti vore.




Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; “Osmanlişi Gurcepe” coxoni ketabi tkvanişen molapşinat aʒ̆iti! Aya ketabi tkvanik metinoni ambarepe momçapan. Ketabi tkvanişi aya metimoni do pelaperi ambarepeşen ambaroni vore ma, mara tkvanti tkvit do mak̆itxalepe çkinikti ik̆itxan do iguran! Tkvani p̆icişenti ognan mak̆itxalepe çkinik, mu iqven! Tkvan ç̆arit aya ketabi xvala Osmanlişi Arkivepeşi rabisk̆apeten, eşo reni? Muk̆o noʒ̆ile uğun aya ketabis? K̆arta noʒ̆ilek mu ambari meçaps milletis.



Murat̆ K̆asap̆i: Osmanlişi Gurcepe coxoni aya ketabişi nanodude ren Osmanlişi Arkivi do noğa İst̆anbolişi Omufteşi Şeriyyeşi Sicilepeşi arkivi. Antepeş gale, Osmanlişi xeʒalaşi kronik̆epe do tarixiş ketabepeşi ambarepeşenti feide ižirinu do aşoten noçalişe ik̆ut̆alinu. Ketabi çkini iç̆arinu didopeten maartani odudepeşi rabisk̆apeten. Ketabi çkinis kuğun (6) anşi noʒ̆ile, amaxtimoni noʒ̆ile k̆ala. Generaluro Gurculi tarixi, Gurcepe do İslamoba, Osmanlişi odudepeşen Gurcepe do İslamoba coxoten (3) sum noʒ̆ile gežin amaxtimonişi noʒ̆iles. Gurcepeşi tarixi k̆ala Gurcupeşi Muslimanobaşi p̆rosesi, Muslimani Gurcepeşi sva İslamobaşi kianas, Osmanlişi odudepeşi tolişen Gurcepe, odudepeşen Gurcistani do Gurcepe şeni tarixuri, coğrafiuri, k̆ult̆uruli ambarepe gežin xolo amaxtimonişi noʒ̆iles. Osmanliş ʒ̆oxleni Anat̆oliaşi İslamuri k̆ult̆urişa Gurcepeşi rolepe do omxvacupeşi ambari didopeten niçinen aya noʒ̆ileşi doloxe. Gurcistanişi noğape Ahisk̆a, Batumi do Tbilisis kuğut̆es İslamuri noxvenepe; aya noxvenepeşenti molişinen. Sadrazami, naziri, yengiçerişaga, k̆ap̆t̆ani derya, vali, orduşi k̆omut̆ani do mebusoba steri dulyapeşen mağali seviyeloni Gurcepeşi biyografepe niçinen maartani noʒ̆iles.  Çkin dop̆ç̆arit Osmanlişi xeʒalaşen Gurculi ulemapeşi skidalape majurani noʒ̆iles. Xeşnoxvene do nç̆aralobaşi speroşi çinoberi Gurcepeşen molapşinit çkin masumani noʒ̆iles. Asker- siviluri do çkvadoçkva speropeşi ʒ̆oxle- mxtimu Gurcepeşi ambarepe niçinen maotxani noʒ̆iles. Çkin dop̆ç̆arit Gurculi cinconi padişai do şehzadepeşi nanape do entepeşi kimolepeşi biyografepe çodina noʒ̆iles.  Osmanlişi Gurcepe coxoni ketabis va uğun xvala biyografepe. Emk̆ata k̆oçepeşi xeiriş noxvenepeşen, came, nʒ̆opula, medrese, xinci, oxžabune, , çeşmepeşenti; nç̆aralobaşi speroşen noç̆arepe mutepeşişenti mç̆ipaşaşi tişen k̆udelişa molaşinaps ketabik. Gurculi tarixişi aʒ̆işa uşigneri, užireli, uç̆areli aya noʒ̆ile, aya ketabişi doloxe oʒ̆opxuten ar noğira komiğut̆es: Gurcepek skidala do noxvenepe mutepeşiten numxvaces Osmanlişi Medeniyet̆is. Gurcepeşi dulyamxvenoba, gecgina do vatanp̆erveroba/ p̆at̆riot̆obaşen mskva noʒ̆irenepe hemi aʒ̆ineri milleti çkinis hemiti uk̆açxenepes oʒ̆iru mint̆es çkin; amkat̆a anank̆eni komiğut̆es. Xolo aya ketabiten, uk̆oreʒxu k̆oçis ambarepe aqu p̆ap̆upe mutepeşi biyografepeşen mç̆ipaşaşi.




Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; aʒ̆iti komoptat majura ketabi tkvanişa. Majura ketabi tkvanişen molapşinat, molamişinit, mu iqven! Aya noxvene tkvaniti iptineri noxvene tkvani steri ren  metimoni do dido pelaperi. Aya ketabişi goşogorus mundes geoç̆k̆it Osmanlişi Arkivepes?  Mundes geoç̆k̆it aya ketabişi oç̆arus? Xvala Osmanlişi Arkivepeşi rabisk̆apeşen ç̆areli reni aya ketabi? Ketabi tkvanis kuğun noʒ̆ilepe. Aya noʒ̆ilepek muepeşen do miepeşen ambarepe momçapan?




Murat̆ K̆asap̆i: 93 Harbişi Mohacirepe Batumişen coxoni ketabis kuğun dido ginže p̆aşura. Mtini giʒ̆vat; Osmanlişi Gurcepe coxoni ketabişi oxazirinuşi oras, ar k̆ele mohacirobaşi arkivepes vixandept̆i do entepeşi namtinepeşi k̆op̆iape ebzdipt̆i menceli çkimiten.    Mara ar mʒika şk̆ule mohacirobaşi jin oxandu şeni govonk̆vati ma. Osmanlişi Gurcepe coxoni ketabi şk̆ule, Osmanlişi Arkivepeşi rabisk̆apeşen Gurcistani do Gurcepe coxoni ketabişi edit̆oroba dop̆i ma. Aya ketabi gamiçkvinu Galeni Turkepe do Mzaxali nok̆obğepeşi dudmaxvencobaşi sp̆onsorobaten, (2012) jur vit̆oşi do vit̆o jur ʒ̆anas.  Çkin govonk̆vatit ar mohacirobaşi rabisk̆uri filimişi oxazirinu şeni; aya rt̆u xolo (2012) jur vit̆oşi do vit̆o jur ʒ̆anas. Edo çkin p̆ʒ̆opxit Osmanlişi Gurcepeşi mohaciroba coxoni do (13) vit̆o sum burmeloni ar rabisk̆uri filimi   (2013) jur vit̆oşi do vit̆o sum ʒ̆anas. Aya rabisk̆uri noxvene çkinik viziyonis kamaxtu noğa Esk̆işehirişi Turkuli Kianaşi nananoğaşi ajansişi xeten 21 Maisi (2014) jur vit̆oşi do vit̆o otxo ʒ̆anas, noğa Esk̆işehiris. Rabisk̆uri filimişi guri şeni, ma gopteret̆i namtini noğapes (2013) jur vit̆oşi do vit̆o sum do (2014) jur vit̆oşi do vit̆o otxo ʒ̆anapes. Edo rabisk̆a ok̆orobus kogevoç̆k̆i ma noğapeşen, so na gopteret̆i. Rabisk̆uri filimişi oʒ̆irinu şk̆ule, (2014) jur vit̆oşi do vit̆o otxo ʒ̆anas, Ma mç̆ipaşaşi kogevoç̆k̆i goşogorus do Batumişi mohacirepeşen rabisk̆a ok̆orobus Osmanlişi Arkivis. Fursat̆i maquşi, xolo çkineburi oput̆epeşa komepti do entepeşi ambarepe ok̆orobu şeni gzalepe dobgori ma. Ketabişi oxazirinu naqonu (4) otxo ʒ̆anaş morgvalis. Edo Osmanlişi Arkivepeşen Rabisk̆apeten 93 Harbişi Mohacirepe Batumişen coxoni ketabi gamiçkvinu K̆ult̆urişi Onazireşi Telifuri Hak̆epeşi Generaluri Direkt̆orabaşi omxvacuten (2018) jur vit̆oşi do vit̆o ovro ʒ̆anas; gecgineri gamaptit çkin. Aya ketabişi nanodudeti ren Osmanlişi Arkivi. Amuş gale,  Vakufepeşi generaluri     Direkt̆orobaşi Arkivi, noğa İst̆anbolişi omufteşi Şeriyyeşi Sicilepeşi Arkivi, Cumhuriyetişi Arkivi, Ataturkişi Kutupxanaşi Arkivi, Nadiruli Noxvenepeşi Arkivişen mohacirobaşi rabisk̆apekti memişveles. Arteri temapeten, Suleymaniyeşi Kutupxana, Beyazit̆işi Oxenʒaluri Kutupxana, İSAM do Çkinoba do Xeşnoxveneşi Vak̆fişi Kutupxanepesti  goşobgori ma. Mohacirobaşi ağani ketabepe do mak̆alepekti memişveles. Arkivişi rabisk̆apeş gale, armʒika rt̆as nati, namtini k̆oçepeşi p̆icişen tarixikti memişvelu do amutenti ketabi çkimi voxampi ma. Mara akolen iris mskvaşa ognapuşi vore; dido mçire xaliten k̆oçepeşi p̆icişen tarixişi noçalişeti k̆ut̆alişa domaç̆irnan; ayati k̆aixeşa miçkit̆an.  93 Harbişi Mohacirepe Batumişen coxoni ketabis gežin (10) vit noʒ̆ile, amaxtimonişi noʒ̆ileş gale.   Amaxtimonişi noʒ̆ileten, ketabişi generaluri noğira do oç̆aruşi format̆işen molapşini ma.  Batumi do muşi gomorgvaşi generaluri tarixi,  Batumi do muşi gomorgvaşen İslamuri k̆ult̆uruşi noxvenepe do xolo eya gomorgvaşi oput̆epeşi coxopeşen do arkivepeşen k̆erapeşi coxopeşen molişinen maartani noʒ̆iles.  Majurani noʒ̆ilek molaşinaps Batumişi Cepe/ Front̆i do Batumişi gomorgvaşi svalyari xalk̆işen ʒ̆opxineri askeruli mencelepeşen  (19.) vito maçxorani oşʒ̆anuraşi Osmanli- Rusuli Limas.  93 Harbişi Batumişi Front̆i, Manuşvale mencelepeşi Ordu/ Armia, Limaşi Dudi do Çodina, Batumişi Xalk̆işi reak̆siyonepe Berlinişi Ak̆t̆işa, Osmanlişi Armiaşi Batumişi gomorgvaşen Gamaxtimu do emindroneri Rusuli Armiaşi Batumişa Amaxtimu, 93 Harbişi Mohacirobaşi Mizezepe do Moxaciroba, Maartani Didi Limaşi mizeziten yeçkindineri Majurani Didi Mohaciroba k̆ut̆alişa do mç̆ipaşaşi iç̆arinu aya noʒ̆iles.
Yulva do Oşke Uçamzoğaşi t̆erit̆oriaşa mohaciroba masumani noʒ̆iles, Geulva Uçamzoğaşi t̆erit̆oriaşa mohaciroba do mohaciruli nobargenepeşi coxope niçinu ketabişi maotxani noʒ̆iles. Maxutani noʒ̆iles Marmaraşi t̆erit̆oriaşa, maanşani noʒ̆iles Egeşi t̆erit̆oriaşa, maşkvitani noʒ̆iles doloxeni Anat̆oliaşi t̆erit̆oriaşa, maovrani noʒ̆iles Yulva do Omjoreyulva Anat̆oliaşi t̆erit̆oriaşa, maçxorani noʒ̆iles Xçemoğaşi t̆erit̆oriaşa mohacirobapeşen ambarepe komepçit çkin. Emindroneri mohacirepeşi coxopeşi list̆epe, mohacirepeşi oxveʒ̆upe, gedgineri oput̆epeşi xana do nufusişi ambarepe, nobargenepeşi ruk̆ape,  emindroneri oxenʒaleşi omxvacupe, ğurape, dobadape, mezareşi kvape, oçilu-okimocuş ak̆it̆epe, came do nʒ̆opulapeşi p̆lanepe, suretepe do amusteri rabisk̆uri ambarepe mažirenan çkin.  Ketabişi çodina noʒ̆ilesti, mohaciroba do obargu şeni ar generaluri k̆oment̆ari ixvenu. Ketabişi nanmizanp̆aji diçodu şk̆ule, uk̆açxe, muhacerepeşi coxopeşi list̆epeti maqves; Yulva Uçamzoğaşi t̆erit̆orias dobargeri mohacirepeşi coxopeti ar majura list̆eten niçinu ketabişi çodinas.  Mtini mk̆ule nenaten, aya ketabi çkiniti ren iptineri noçalişe spero muşis, maartani ketabi çkini steri;  ayati k̆aixeşa miçkit̆an. Batumişi Muhacirepeşen generaluro amk̆ata ketabi aʒ̆işa gamiçkvineri va rt̆u. Batumişi mohacirepeşi ambarepeşen ar-jur mak̆ale gamiçkvineri rt̆u do mutu var.  Xvala emk̆ata mak̆alepe miğut̆es xes. Aya ar-jur mak̆aleş gale, xvala muxuruli do oput̆eşen ambaroni ar-jur ketabiti kort̆u; amk̆ata noxvenepes didopeten arkivepeşenti ambari va uğut̆es. Çkin p̆ʒ̆opxit aya ketabi 1877-1878 Osmanli-Rusuli Harbi do mohacirobaşi (140.) oşi do majureçani ʒ̆anoba goşinu şeni.



Ali İhsan Aksamazi: Ketabik Batumişi mohacirepeşen ambari momçapan; ho. Mara aʒ̆i çkin Batumi ptkvatşi, aʒ̆ineri Batumi oxoiʒ̆onen. Eşo içkinen. Coxoten Batumi ren Batumi mara, emindroşi Batumi do aʒ̆ineri Batumi ar rt̆ui, ar reni? Aʒ̆ineri Batumişen ambari komiğunan; Gurcistanişi muxurepen arteri. Emindroneri Batumik aʒ̆ineri Turkiye do Gurcistanişi namu muxurepes xe modumert̆u? 




Murat̆ K̆asap̆i: T̆erimi Batumi, mtini giʒ̆vat, xvala andğaneri noğa Batumi şeni va ixmarinu ketabişi doloxe. Aya ren ar generaluri t̆erimi. Andğaneri Gurcistanişi Çuruk̆su/ Kobuleti, Aç̆ara (K̆eda do Xulo coxoni noğa) do Andğaneri Turkiye çkinişi Artvini, Xopa, Murguli, Şavşati, Maraditi, Borçxa, Çxala, İmerxevi, Gonio, Art̆anuci, Mak̆ufişi ar noʒ̆ile içkinen Batumi do muşi gomorgva coxoten tarixişi mcveşi orapes, 93 Harbişi ʒ̆anapes. Noğa Batumi rt̆u Lazistanişi Sancak̆işi şkaguri; eşo giʒ̆vat, andğaneri maanaten vilayet̆işi şkaguri. Ma jile molapşini namtini svalepeşi coxope. Entepeşen xvala Şavşati do Art̆anuci rt̆u mek̆ireli Çildırişi Sancak̆işa.  Arkivişi rabisk̆apeşen jile molapşini ma. Edo jileni k̆aza do nahiyepeşen mohaciri gamaxtimeri nufusi molişinen Batumişi Mohacirepe coxoten Osmanlişi rabisk̆apeşi doloxe; aya miçkit̆an. Am mohacirepekti molaşinapan dudi mutepeşişen Batumişi Mohacirepe yado oxveʒ̆upe mutepeşi doloxe. Amuşeniti, 93 Harbişi Mohacirepe Batumişen yado coxo gevodvit aya ketabis çkin, aya coxo moxva kobžirit. Speroşi noçalişeş morgvalisti, dudi mutepeşi şeni mohacirepek udodginu iroras çkin Batumişen komoptit, Batumişen moxtimeri voret yado ognapes. Entepeşi aya notkvamepekti memişveles ketabis aya coxo gedvalus. Mara arkivişi rabisk̆apeşen k̆aza do nahiyepeşi coxopeti molapşinit. Emuşeniti, Batumişi Muhacirepe ptkvatşi, 93 Harbi şk̆ule xvala andğaneri Gurcistanişi noğa Batumişen gamaxtimerepeşen vardo, andğaneri Artvini do k̆azape muşişen mohaciri gamaxtimeri mohacirepeti molişinenan; aya oxoʒ̆onuşi voret çkin.




Ali İhsan Aksamazi: Ar- jur ketabi kort̆u gamiçkvineri Qini Ok̆ok̆idinuşi ʒ̆anapes. Emk̆ata ketabepek başk̆aturli ambarepe momçapt̆es. Xilafi/ çilata ambarepe momçapt̆es amk̆ata ketabepek; eşo miçkin ma. Emindroneri K̆remlinişi resmuri/ ofiʒialuri ideolojişi landeten ç̆areli rt̆es amk̆ata ketabepe. Aya rt̆u (20.) maeçani oşʒ̆anuraşi zmona do gagnapa. Mara aya va ren maeçani oşʒ̆anura. Aya ren (21.) eçi do maartani oşʒ̆anura. ʒ̆oxleni do aʒ̆ineri oşʒ̆anurepeşi zmona do gagnapa ar va ren. ʒ̆oxleni oşʒ̆anurapes, k̆oçepek artikartis diniten/ ceraten do ideolojiten k̆imet̆i meçapt̆es. Mara aʒ̆ineri dulya eşo va ren. Andğaneri ndğas, koçepe artikartis k̆oçinobaşi zmona do gagnapaten k̆imet̆i meçamuşi renan. Andğaneri mʒxade ik̆limi/ k̆limat̆i aşo ren kianas. Akonuri namtini Gurci gamantanerepek xoloti  (20.) maeçani oşʒ̆anuraşi resmuri/ ofiʒialuri ideolojepeten skidunan. Emk̆ata ofiʒialuri ideolojepeten, Gurcepe do Lazepeşi cumaloba irdeni andğaneri ndğalepes? Namtini Gurci gamantanerepek udodginu  “Lazepe Gurci renan; Lazuri ren Kortuli nenaşi dialekt̆i”-ya tkumernan. “Xvala Krist̆iani Gurci Gurci ren; Gurci illa Krist̆iani iqvasunon!”-ya tkumernan.  Ekonuri- akonuri amk̆ata Gurci gamantanerepeşi zmona do gagnapa şeni muepe gatkvenan?




Murat̆ K̆asap̆i: Qini Ok̆ok̆idinuşi ʒ̆anapeşi gagnapa gamaxtimeri ren dido p̆at̆i kianaşi tarixişen, eşoti molişinasunan; ma eşo domaʒ̆onen. Tarixi iç̆arinu didopeten ideolojepeşi landes. Tarixişi ilmiuri mç̆arus nomskuns arkivepeşi rabisk̆apeten oç̆aru. Batumişen moxtimeri mohacirepe şeni, Batumişen Mohaciri Gurci, Batumişen Mohaciri Lazi, Batumişen Mohaciri Abaza, Batumişen Turki Mohaciri, Artvinişen Kyurdi Mohacirepe yado t̆erimepe ixmarinenan arkivişi rabisk̆apeşi doloxe. Arkivişi amk̆ata rabisk̆apek çkin moʒ̆irapan, am mohacirepeşi mteli Gurci va renan. Turki, Lazi, Abaza do Kyurdepeti kort̆es Batumişen moxtimeri mohacirepeşi doloxe; aya ambari ren mtini. Mara rabisk̆apes tito-tito mç̆ipaşaşi mendap̆ʒ̆k̆edatşi,  am mohacirepeşi dido ren Gurci; aya xali rabisk̆apeşen k̆aixeşa ižiren. Batumişi mohacirepeşen majurani didi grup̆i ren Lazepe. Xolo arkivişi rabisk̆apeşen mskvaşa ižiren, noğa Samsunişa dobarderi (99) otxo neçi do vit̆o çxoro nufusiti ren Batumişen mohaciri Turki; eşo ç̆areli ren rabisk̆apes.  Batumişen moxtimeri Batumişi Mohaciri Abaza yado ç̆areli jur oput̆eşi coxoti molişinen rabisk̆apes. Noğa Bursaşi gomorgvas dobargeri Artvinişi Kyurdi mohacirepe yadoti ç̆areli ren rabisk̆apes;  aya notkvame ç̆areli ren ekoni (13) vit̆o sum xana şeni. T̆erimi Kyurdi ixmarinen Batumi-K̆axaberis skideri xalk̆i şeni; am xalk̆i molişinen goçebe-i Ek̆rad coxoten Osmanlişi mcveşi rabisk̆apes; aya t̆erimi am xalk̆i şeni ixmarinen; eşo domaʒ̆onenan. Batumişen mohacirepeşi doloxe Xemşilepeti kort̆es; mara entepe şeni Xemşili yado va molişineren rabisk̆apes; xvala Batumişi mohacirepe yado molişineren. Batumişi Mohacirepeşi et̆nik̆uri cincepeşenti molişinenan didopetenti tapu-iskanişi defterepes. Mohacirepeşi mteli ren Muslimani. Am mohacirepeşi doloxe Krist̆ianepeşen çkar miti va ren, mtini giʒ̆vat, ʒarobaşi Rusyaşi oktalak Krist̆ianepes mohaciri oqopimuşa izni va meçeren. Axiris, andğaneri ndğas,  mohacirepeşi mteli renan Turkuli dobadonarepe do raxat̆- xuzuroni skidunan artneri bandaraşi tude. Gurci do Lazi va ok̆uiʒ̆k̆asunon tarixuri p̆rosesis, amk̆ata jur xalk̆i renan; ma eşo visimadeps. Nenape mutepeşi do skidalape mutepeşi artimajuraşa dido mengaperi renan. Entepe ok̆oʒ̆k̆u va ren mumkyuni. Xvala Lazi do Gurcepe şeni vardo, Turkiyeşi Cumhuriyetişi mteli çkvadoçkva et̆nik̆ur-cinconi dobadonarepe şeni ren aya notkvame çkimi. Mteliti xorʒi do buʒxa steri renan. Tkvani k̆itxalas aşo coğap̆i memaçen ma. Aya ambarişenti molapşina, Gurcepe do Lazepe; nena, k̆ult̆uri do skidalaten artikartişa irişen xolosoni jur xalk̆i renan. Gurci, illati Krist̆iani iqvasunon; amk̆ata notkvame pelaperi va ren. Et̆nik̆uri minoba çkva ren, diniti/ religiati çkva ren. Çkvadoçkva religiapeşen xalk̆epes skidunan kianaşi dido dobadonapes. Gurci oqopimu ren Krist̆iani oqopimu yado molaşinu ren Gurcupeşi tarixişen uambare oqopimu. Amk̆ata k̆oçepes tarixişen ambari va uğunan. Gurcepeşi tarixişi ar noʒ̆ile gamak̆atu ren aya simada. Krist̆ianobaş ʒ̆oxleni orapesti Gurcepe kort̆es aya kianas. Noʒ̆ireni komekçat; Gurcepeşi Didi Mapa Parnavazik gedgeret̆u emindroneri iptineri Gurculi milluri/ erovnuli oxenʒale; tarixişi ketabepek eşo ambarepe momçapan; mara Krist̆iani va rt̆u Didi Mapa Parnavazi.  Artneri Mapa Parnavazik iptineri Gurculi Alboniti ʒ̆opxeret̆u. Andğaneri ndğas; Gurcepe renan dido-religialoni milleti. Ortodoksi, K̆at̆olik̆i, Muslimani Gurcepe, Yahuduri religiaşen  Gurcepe. Antepeş gale, açkva andğaneri ndğas, Budizmi, Yahovaşi şaidoba steri religiapeşen Gurculi dobadonarepe korenan Gurcistanis. Andğaneri ndğas, xolo Krist̆iani Turkepe do Krist̆iani Arabepeti korenan kianas. Mtini giʒ̆vat na, dido- religialoni oqopimu ižirinen mtel xalkepeşi doloxe  andğaneri ndğas.



Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; “Lazepe Gurcepeşen moxtimeri ren,” varna “Gurcepe Lazepeşen moxtimeri ren.” Mis açkinen ki?! Amk̆ata p̆olemik̆epek çkineburi cumalobas mxuci va meçaps. Andğaneri ndğas çkin Turkiyes pskidurt. Dğaşen dğaşa çkini minobape ğurunan; çkini nenape ğurunan. Muç̆o p̆at do xes xe-ok̆ok̆limeri çkini minobape voskedinat; muç̆o p̆at do çkini nenape voskedinat. Aya va ren p̆olit̆ik̆uri gagnapa, mara k̆ult̆uruli gagnapa. Tkvan muepe isimadept aya temaşi jin?!



Murat̆ K̆asap̆i:  Tişen k̆udelişa mati tkvani steri visimadep. Emk̆ata obarbalupek, upşu p̆olemik̆epek çkar va numxcupan xalk̆epeşi cumalobas. Speroşi noçalişeşi oras rt̆u; ma dido gopti Batumişen Mohaciri Gurci do Lazepeşi ardido oput̆es. Am jur xalk̆işen oçilu- okimocupe dido ren. Lazuri nenaşi mağarğale çilik igureren Gurculi nena mk̆ule oraşi doloxe. Artneri xalişen giʒ̆vat; Lazepeşa nisa mextimeri Gurci çilikti Lazuri oğarğalus kogeoç̆k̆eren mk̆ule ora şk̆ule.  Cenazepe mutepeşi, ç̆andape mutepeşi, şenluğepe mutepeşi, mevlidepe mutepeşi iroras artikarti k̆ala iʒ̆opxineren ʒ̆anapeşi morgvalis. Asti k̆arta xalk̆i artikarti k̆ala skidun aʒ̆ineri oras. Andğaneri ndğas, Lazepe Gurcepeşen moxtimeri renan varna  Gurcepe Lazepeşen moxtimeri renan yado p̆olemik̆epeten  obadu vardo, k̆ult̆uri çkinişi oskedinuşi gzalepe ogoru, nena çkini oçvaluşi gzalepe ogoru, antepe ağani tasepes oguruşi gzalepe ogoru domaç̆irnan. Emuşeniti xes xe meçameri şurdoguriten oxanduşi voret çkin.  İdeolojepe gale mevaşkvat ak. Xalk̆i çkinis toli va uğun namtini dik̆t̆at̆oruli simadapeşa; amk̆ata simadepe mevaşkvat do mohaciri p̆ap̆uşp̆ap̆upe çkinişi gonoşinepes mancoba dopat; aya domibağunan çkin.  Moxtimeri mohacirepeşi oxveʒ̆upe gamaviğit çkin ketabişi doloxe.  Qini ok̆ok̆idinuşi p̆eriodis çkinda dik̆t̆a- xveneri ar gagnapaten, entepek mohaciri va gamaxterenan; aya k̆aixeşa ižiren entepeşi oxveʒ̆upeşenti. İpti entepeşi emindroneri xalişen ambari miğut̆an do eşo mç̆ipaşaşi bğarğalat. Lamtinalaşa anksi ğara k̆ala dodgitatşi, xalk̆is tkvanda toli aqven.  Oput̆epes goptit do ekoni ambarepeşenti aya xali  mskvaşa kobžiropt çkin. Tkvan namtini Lazi do Gurci gamantanerepeşi p̆olemik̆epeşen molaşinapt, xalk̆is emk̆ata p̆olemik̆epeşa toli çkar va uğun.



Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; namtini akonuri Gurci gamantanerepek, “Gurcepe do Lazepek yezdes Muslimanoba Osmanlişi K̆ilicişi zoriten,”- ya tkumernan. Muepe gatkvenan amk̆ata ambarepe şeni?




Murat̆ K̆asap̆i: Entepeşi amk̆ata simadape renan oşke oşʒ̆anurapeşi dinişi gagnapaşi naqona; ma eşo visimadeps. Gurcepe do Lazepek yezdes Muslimanoba k̆ilicişi zoriten Osmanlişi xeʒalas yado çkar tarixuri rabisk̆a va ren arkivepes. Aya idiaşi mancepek va ğarğalapan arkivepeşi rabisk̆apeşen. Edo aya meseles hisiuri/ emoʒiuri, ideolojiuri oxoʒ̆onapaten mendaʒ̆k̆edupan amk̆ata k̆oçepek. Gurcepek edzes İslamoba Osmanlişi xeʒalaşi ʒ̆oxleni orapesti; amk̆ata rabisk̆apeti gamiçkvineri renan  Osmanlişi Gurcepe coxoni ketabişi doloxe; amk̆ata rabisk̆apeti gamaviğit çkin. Osmanlişi xeʒelaşen ʒ̆oxleni orapesti Muslimani Gurcepeşen namtini k̆oçepe komexterenan do dibargerenan aʒ̆ineri Sivasi do K̆ayseri steri noğapeşa; amk̆ata arkivişi rabisk̆epete xes komiğunan çkin.  Batumi do muşi gomorgvas skideri xalk̆işi İslamizasyoni p̆rosesi ixorʒelinu Osmanlişi xeʒalas. Osmanlik aya t̆erit̆orias mtelo xe gedvuşk̆ule, ekoni nufusi ik̆oroʒxinu. Ekoni k̆oroʒxeri nufusi rt̆u didopeten Krist̆iani. (100) oşi ʒ̆anaşk̆ule, ekoni nufusi xolo ik̆oroʒxinu. Xolo Krist̆iani oput̆epe kort̆es ekoni t̆erit̆orias; entepeşi rabisk̆apeti koren. Edoxolo, Osmanlişi irişen menceloni p̆eriodi rt̆u eya. Osmanlişi oxenʒales ekoni xalk̆i meç̆irobaten Muslimani noktinuşi p̆olit̆ik̆a uğut̆u k̆on na, mteli Gurcistanis skideri Gurcepe do Lazepe Muslimani iqvasunt̆es. Kobuletişi gomorgvaşen ağani Muslimani yado namtini k̆oçepeşen molişinen (1835) viton ovro oşi do eçi do vit̆o xuti tariğoni defteris. Xvala Batumi do muşi gomargva vardo, noğa Tbilisi do Guriaşi muxurepeşenti mamguro Muslimani gamaxtimeri Gurci ocağepeşi rabisk̆ape komiğunan çkin arkivi çkinis; aya ambari ren  (19.) vit̆o maçxorani oşʒ̆anuraşi oşkendapeşen. Osmanlişi oxenʒalek Krist̆iani xalk̆is dido mağali  xarci ak̆vandu, emuşeniti aya meç̆irobaten İslamoba ezdu ekoni xalk̆ik yado tkumernan namtinepek. Aya ambariti mtini va ren; xilafi ren. İrişen ʒ̆oxle, Gurcistanişi gomorgvaşen k̆orobineri Osmanlişi xarci ren tabala majura muxurepeşen k̆orobineri xarcepeşen. Ek̆onomişi mizeziten Muslimanoba yeçkindu ekoni t̆erit̆orias yado gamognapaps namtini k̆oçepekti; Osmanlişi xeʒalaşen ʒ̆oxleni ekoni xalk̆işen k̆orobineri xarcepeşi rabisk̆ape do xolo emindroneri ekoni oput̆arepeşi ek̆onomiuri xalepeşen rabisk̆ape meçamuşi renan amk̆ata k̆oçepe. Osmanlişi xeʒala do emuşen ʒ̆oxleni ambarepe mutepeşi oxodgeri gamognapan am k̆oçepek. Aya ambarepe mutepeşi  mtini renani, mtini va reni; aya solen oxovoʒ̆onat?! Mara, Osmanlişen ʒ̆oxleni Batumi do muşi gomorgvaşen k̆orobineri xarcepeşi muk̆onoba do oput̆arepeşi skidalapeşen ambaroni rabisk̆apeten ç̆areli ar ketabi va gamiçkvinu çkar miti şk̆elen aʒ̆işakis. Emk̆ata k̆oçepeşi emk̆ata notkvamepeşi odude ren ar Rusi jurnalist̆işi mcveşi ambari. Am Rusi jurnalist̆i mendiçkvineren Batumişi gomorgvaşa ʒarobaşi Rusiaşi oras. Oput̆arepeşen vogni aya ambari ma yado ç̆areren am Rusi jurnalist̆ikti. Mara k̆aixeşa miçkit̆an, amk̆ata ambaris çkar tarixuri mtinoba va uğun. Aya ren Sovyetistanişi oraşen genomskide ideolojiur- tarixuri zmona do gagnapaşi naqona. Mara tkvan gažirenan eya gomorgvaşi oktalaşen ambaroni k̆arta rabisk̆a meçkineri p̆eriodepeten Osmanlişi Arkivepes.  Batumi do muşi gomorgvaşi İslamizayonişen ambaroni ardido rabisk̆a komiğunan çkin. Gurci Şehidepeti kort̆es Yavuz Sultan Selimişi Çaldiranişi Seferişi oras. Batumi do muşi gomorgvaşi gayrimuslimepeşi hak̆epeti oçvalu şeni udodginu fermani nincğoneren şkagurişen. Gomorgvaşi xalk̆is xveneri p̆at̆inoba şeni, emk̆ata maktalepes k̆ai geçinadveren do cezati meçeren Osmanlişi şkaguronuri oktalak. Osmanlişi Arkivepeşi rabisk̆apeşen Gurcistani do Gurcepe coxoni ketabi çkinik amk̆ata dulyapeşen ambarepe meçaps. Emk̆ata k̆oçepe ok̆itxuşi renan aya ketabi çkini. Arkivişi rabisk̆apeşi teten oğarğalu ren irişen pelaperi dulya; emk̆ata k̆oçepe aya oçkinuşi renan. 



Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi; ağani k̆ult̆uruli noçalişepe, noxvenepe, p̆rojepe giğunani? Çkinda ağani surp̆rizepe giğunani k̆ult̆uruli speros?



Murat̆ K̆asap̆i: İrişen ʒ̆oxle Osmanlişi Gurcepe coxoni ketabi çkinişi monžineri do xampineri majurani gamaçkva şeni vixandep ma aʒ̆i. Aya ketabi çkinişi Turkuli gamaçkvati Gurculi gamaçkvati gamiçinu mk̆ule oraşi doloxe do emuşeni. Milletik udodginu aya ketabi mak̆vans.  Emuşeniti aya ketabişi monžineri do xampineri gamaçkva astaxolo oxaziru minon ma. Gomorgva Maç̆axeli şeni Maç̆axeli Osmanlişi Arkivepes coxoni p̆rest̆ijuli ar ketabi p̆ʒ̆opxup ma. Amuş gale, aya emedeni ixazirinasunon gamaçkvalu şeni mk̆ule oraşi doloxe. Sup̆rizepe iqvasunonan, sup̆rizepe komiğun tkvanda; eşo matkven aʒ̆i.  Xolo arkivepeşen esasoni dulyape oxvenus mevaqonop ma, ʒ̆oxle noğa Artvini, uk̆açxe noğa Batumişi jin.




Ali İhsan Aksamazi: Murat̆ Begi, ma şukuri giʒ̆umert aya ok̆oxtvala şeni. Tkvan mç̆ipaşaşi k̆itxalepes nena gemiktirit. Tkvanti ginonan na, aʒ̆i voçodinat aya ok̆otkvala! Mara tkvan otkvaluşi çkva mutu giğunan na, eti miʒ̆vit. Allahik bere-bari k̆ala irote tkvan goxelan.




Murat̆ K̆asap̆i: Ali İhsan Begi, amk̆ata fursat̆i momçit, ma emuşeni şukuri giʒ̆umert. Notkvame çkimi ak̆onari ren. Allahik çkin iris ocağepe çkini k̆ala xela, şursağoba, ginže skidala momçan do iroras artimajura k̆ala  dobdgitat do pelaperi noçalişepe gamaviğat!



“Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”

      “Romani nç̆aralobaşi irişen ʒ̆oxlemxtimu noʒ̆ile ren!”     [ Goʒ̆otkvala : Ma A. Cengiz Bukeri doviçini dido ʒ̆anapeş ʒ̆oxle...